Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


Şahsî Bir Hastalık: Riyâ - Gösteriş

Şahsî Bir Hastalık: Riyâ - Gösteriş


Başta hadis-i şerifler olmak üzere, ehemmiyetine binâen üzerinde sıklıkla durulan ve muhtelif birçok dini eserlerde “Gizli şirk” vasfına layık görülen riyâ; toplumsal hastalıktan öte şahsî bir hastalık olarak kişilerin ibâdet-ü taâtını yiyip bitiren veya etkisiz bırakan, daha ilerisi; “şirk” illetiyle sonlandırabilecek kadar tehlikeli olan kalbî bir hastalık…

Kabaca bir tasnifle; İlim, Amel ve İhlâs’dan müteşekkil olan ve İslâm şerîatının, “İhlâs” mefhumunu menfî yönde ziyadesiyle etkileyen, bir Müslüman için hiç şüphesiz en tehlikeli muhteviyâtın ana caddesi ve şirkin mukaddimesi mesabesindeki riyânın def edilmesi, hadis-i şerifte “Efdalü’z-zikri lâ ilâhe illAllah” (1) şeklinde zikrin en faziletlisi olarak bildirilen kelime-i tevhid’e ve kalbî zikre çokça devam etmekle mümkündür.

Riyâ öyle bir haldir ki; çoğu zaman kişinin, ibadetlerinin içine sarkıp sızan bu tehlikeyi fark etmesi mümkün olmayabilir. Bunu fark edip erken tedavi yoluna gidebilmek için, Peygamberi Zîşân Efendimiz(s.a.v)'in model ahlakını takınma gayretinde olmak, Allâh dostlarıyla bolca beraber olup eser ve hayatlarını okumak en etkili ilaçlardandır.

İlâhî emir ve yasakların gâyesi zikr-i ilâhi olduğuna ve başka niyetlerin bu gâye dışında olduğu bilindiğine göre, bu amaca ulaşmada yegâne engellerden olan riyânın def’ine, Allah Teâlâ’nın zikrini, heybet ve ta’zim yoluyla gönülde tazeleyerek yardımcı olunmaldır.

Kezâ yine topluluğun bulunduğu yerlerde, Mevlâyı Zülcelâl’in ismi zikredildiğinde veya buna benzer bir hâlin zuhuru esnasında; ağlamak, yerlere kapanmak vb. gibi şeyler tasavvûf erbâbınca hoş karşılanmamış ve şiddetle kaçınılması tavsiye olunmuştur. Zirâ onun bu hali; “Nefsinin azgınlığına ve gizli bir kibir üzere olduğuna delildir” denilmiştir. Bu konuda Salâhuddîn ibn Mevlânâ Sirâcüddîn HazretleriBöyle bir şahsın etvâr-ı mezkûresini istihsân (anlatılan bu tavırlarını, zikir esnasındaki ağlayıp sızlamalarını hoş ve güzel görmek), büyük günah ve vebâl teşkil eder. Bu gibi ahvâle şâhid olmaktan kaçınınız, hazer ediniz (sakınınız)!” buyurmuşlardır.


Riyâ Olmadığı Halde Riyâ Zannedilen Haller

Bir gün Hz.Ebû Bekir(r.a.), Hz. Hanzala(r.a.)’ın;

- “Hanzala münafık oldu” dediğini gördü ve:

- “SübhânAllah, sen neler söylüyorsun?” diye sordu. Hz. Hanzala(r.a):

-“Hz. Peygamberimiz (s.a.v)'in huzurunda olduğumuz sırada bize cennet ve cehennemden söz edilir, sanki gözlerimizle görmüş gibi oluruz. Oradan ayrılıp çoluk çocuğumuza, bağ bahçemize karışınca çoklukla unutup gidiyoruz.” dedi. Hz. Ebû Bekir(r.a.)’da

-“Allâh’a yemin olsun ben de aynı şeyi hissediyorum” dedi ve beraberce Alemlerin Efendisi’ne vardılar ve durumu açıkladırlar. Peygamberimiz(s.a.v):

-“Nefsimi kudret elinde tutan Zât-ı Zülcelâl'e kasem olsun siz, benim yanımdaki hali dışarda da devam ettirip (cennet ve cehennemi) hatırlama işini koruyabilseniz, melekler sizinle yataklarınızda, yollarda müsafaha ederdi. Fakat ey Hanzala, bazan öyle bazan böyle olması normaldir” buyurdular. (2)


Bu konuda Hüccetü’l-İslâm İmâm-ı Gazâlî Hazretleri buyurur ki:

“İnsan arasıra gece namazı kılan kimseler arasında gecesini geçirir. Bunlardan bir kısmı gece yarısına, bir kısmı sabaha kadar, bir kısmı da gecenin bir bölümünü ibadetle geçirir. Böyle bir adam eğer kendi evinde bulunmuş olsaydı, gece ibâdetini kısa kesecekti. Fakat ibadet edeni görünce onlara tabi olmaya heves eder ve normal âdetinden daha fazla ibadet eder veya gece ibadeti hiç âdeti değilken, onların arasında bulunduğu için kalkar ibâdet ederse veya aynı şekilde onlarla beraber heveslenip nafile oruç tutarsa, tuttuğu oruç gösteriş için olduğundan, tutmaması ve onlara uymaması gerektiği zannedilir.

Gerçekte öyle değildir. Bunun açıklaması vardır. Çünkü bütün mü’minler, Allâh’a ibâdet etmeyi, gündüz oruç tutup gece namaz kılmayı ister. Ancak karşısına bazı engeller çıkar. Şehvetine tâbi olur, gaflete düşer ve bu ibâdetleri yapamazlar. Fakat başkalarının gafletten uyanıp ibâdet ettiklerini görünce, kendiside gafletten uyanır veya bazı yerlerde ibâdetine engel olan şeyler ortadan kalkar, hevesi fazlalaşır, böylece de ibadete başlar.”
(3)


“İnsanlardan bir kısmı, gösteriş karışık korkusu ile ameli terk etmişlerdir. Bu düşünce yanlıştır. Çünkü zaten şeytanın istediği de bu olduğundan, şeytana uymuş olur.” (4)

***

İnsanları riyâ denen uçuruma yuvarlayan üç sebep vardır:

1- Övülme arzusu

2- Başkaları tarafından kınanma ve kötülenme korkusu.

3- Maddi menfaat temin etme, şan, şöhret, makam ve mevkî elde etme hırsı.

İşte riyâ denilen manevî hastalıkların öldürücü mikropları öz olarak bunlardır.

***

Kişinin kendisine mahsus ibâdetlerine riyanın karışma sebepleri farklıdır. Bunlar:

1- İbadete başlamadan evvel riyâ niyetinin bizzat olmasıdır ki, bu ibâdet yalnızca günah olacağı için başlanılması tavsiye edilmez.

2- İbâdete Allâh rızâsı için başladıktan sonra bu riyâ halinin zuhûr etmesidir ki, bu hal kişiye musallat olduğunda ibadeti bırakması tavsiye olunmaz. Bizzat devam etmeli, kalbî marazını (hastalığını) tedavi yoluna gitmelidir. Bunun en güzel yolu da kalbî zikirle bolca meşgul olmaktır. Yine benzer olarak ibâdete ihlâs ile başladıktan sonra bu halin musallat olmasıdır ki, bu durumda şeytanın “Sen bu ibadeti nasılsa gösteriş için yapıyorsun” gibi vazgeçirme vesveselerine kulak asmayıp, o ibâdeti ihlâsa döndürmeye çalışmalıdır.

“Ey Rabbimiz! Bize dünyada da, âhirette de iyilik ver. Bizi (cehennemin) ateş azâbından koru.” (5)


TEFEKKÜR NOTLARI

• İhlâs yok ise, iflâs mukadderdir.

• Bir İslâm âlimi, “Nefs, su yılanına benzer. Sopaladıkça dikilir” diyor. Çare, leyleklerin yılanlara yaptığı gibi, önce (korunarak) yükselmek ve nefs-i emmâreyi oradan bırakıp omurgasını kırmaktır.



DİPNOTLAR
(1) İbn Mâce, Sünen, Edeb, 55.
(2) Müslim, Tirmizi
(3) İhyâu’ulumi’d-dîn, Terceme Abdullah Aydın, Cilt-III, 3133, Karaoğlu Yay.
(4) A.g.e s.3114
(5) Kur’ân-ı Kerîm, Bakara sûresi, 201.

Adem YAKUT

Rabbim amellerimize riya karıştırmaktan muhafaza etsin bizleri...

Teşekkürler..

ankebut-57 kardeşim kesinlikle güzel ve yerinde tesbit bu konusun sık sık işlenmesi gerekiyor.

kimse kızmasın fakat bayanlar 2 kere okumalılar.



Teşekkür ederiz Ankebut-57..

asker - Adıdagüzel yapmış oldugunuz yorum hiç de hoş değil böyle bir gunah için kadın erkek olarak bakamazsınız riya yapmanın gösterişin erkek kadını olmaz bu nefis ile şeytanın oyunlarından olup insanı ağına kolayca düşürür de farkında bile olmazsın Mevla bu hastalıktan hem Bayan hemde Erkekleri korusun.

(İbadetlere riya karıştırmayın ki amelleriniz boşa gitmesin.) [Deylemi]
(İbadetine riya karıştırana ahirette denir ki: Git sevabını o kişiden iste.) [İbni Mace]

teşekkür ederiz ankebut-57 şu bir gerçek ki kadınlar yıllardır gösteriş yapar dedikodunun alasını yapar falan filan bir sürü laflar duymuştur,ama günümüz erkekleri camilerde bile kadınların yaptığından fazlasını yapıyor bunu da herkes gayet iyi biliyor sayın nar-ı beyza yorumunuza içtenlikle katılıyorum,ki kaldı ki erkek ler sırf vakit geçsin diye cemaatlere katılıyor ama Allah (c.c)yine de hepimizin ibadetlerini kabul eylesin

Rabbim cümlemizi ahlâk-ı zemimeden uzak, ahlâk-ı hamide ile muttasıf kulları zümresine ilhak buyursun.

amin

ellerine sağlık Allah c.c. razı olsun



Aşk da tıpkı ELİF gibidir, isminde gizlidir. Ama okunmaz, o olmadan da besmele sese gelmez, o herşeyin içindedir,hiçbirşeyde görülmez..

Ellerinize emeğinize sağlık kardeşim. Allah razı olsun.

Teşekkür ederiz elinize sağlık...


Blog Paylaşımları

MollaCami.Com