Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


Ashab-ı Uhdud

“Ashab-ı Uhdud”, hendek sahipleri demektir. İslâmiyet’ten yüz yıl kadar önceki bir dönemde hak din üzerinde sabit kalan mümin hıristiyanları dinlerinden döndürmek için ateş dolu uzun ve derin hendeklerde yakarak işkence yapan (yahudi) kimseler hakkında Kur’an-ı Kerim’de yer alan bir tabirdir. İlgili ayetlerde şöyle denilmektedir: “Kahrolsun hendek sahipleri. Tutuşturulmuş ateşle dolu (hendekleri). Onlar da oturmuşlar hendek başına. Seyrediyorlar müminlere yaptıkları (işkenceleri). Müminlerden intikam almalarının sebebi de ancak Aziz ve Hamid olan Allah’a iman etmeleri.” (Buruc, 4-8)

Tarihte ateşle doldurulmuş hendek ve çukurlarda zalimlerin icra ettiği yakma işkencelerinin defalarca tekrarlandığı bilinmektedir. Bunların en meşhuru ise Necran’da (Yemen civarında) yahudi hükümdarı Zünüvas tarafından yapılmış olan büyük işkencedir. Kur’an’da bildirilen Ashab-ı Uhdud budur.

Rivayete göre Zünüvas, güçlü bir orduyla Yemen’den Necran üzerine yürüyüp orayı ele geçirmiş (m. 523), Necran’da hak inanca bağlılığı devam eden hıristiyanların Yahudiliği kabul etmesini istemiş, kabul etmeyenleri çoluk çocuk ayırımı yapmadan ateşle dolu büyük hendeklerde acımasızca yaktırmıştır. Derler ki o müminlerin içinde, yanında üç çocuğuyla birlikte bir kadın da vardı. Birisi henüz süt çocuğuydu. Kadıncağıza: “Dininden dön. Yoksa seni çocuklarınla öldürürüz.” dediler. Kadın bu zalimane teklifi kabul etmedi. Önce büyük çocuklarını ateşe attılar, kadın yine dönmedi. Sonra küçük çocuğu ve annesini de o azgın ateşe attılar. Bu şekilde yakılan mümin sayısı yirmi bin civarındaymış.

Anlatıldığına göre Hz. Ömer r.a. zamanında Necran harabelerinde yapılan bir kazıda -Necranlı hıristiyanların başkanıyken öldürülen- Abdullah ibn Samir’in cesedi bulunmuş. Ceset oturmuş vaziyette ve başındaki yarasını eliyle kapatmıştı. Eli başından çekilince kanı akıyor, serbest bırakılınca tekrar elini yarasına koyuyormuş. Parmağında ise “Rabbim Allah’tır” yazılı bir yüzük varmış. Bu durum derhal bir mektupla halife Hz. Ömer’e bildirilmiş ve ne yapılacağı sorulmuş. Halife de cevabî mektubunda, onu olduğu gibi bırakıp gömmelerini istemiş ve ceset o haliyle tekrar gömülmüştür.

İbn Kesir, Tefsiru’l-Kur’ani’l-Azim, 8/366-371; İbnü’l-Esir, el-Kâmil fi’t-Tarih, 1/425-431.


Genel Konular

MollaCami.Com