Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
Toplumda belalara sebep olan kötü huylar
Halis ECE
Toplumda belalara sebep olan kötü huylar
Hazret-i Ali radıyallâ anh rivâyet ediyor. Resûlüllah sallallâhü aleyhi vesellem Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
“İnsanlar, fakirlere husûmet edip (onları hasım yani düşman gibi görüp ihtiyaçlarıyla ilgilenmeyerek, kendi) dünya(ları)nın i’mârına daldıkları... Ve köpeğin ete saldırdığı gibi paraya hücûm ettikleri vakit, Allah Teâlâ onları şu dört belâya dûçar eder:
1. Zamanda kıtlık,
2. Sultanda zulüm,
3. Vâli ve hâkimlerde hıyânet,
4. Düşmanda heybet ve azamet.” (1)
Yani zenginler ihtiyaç sahiplerine yardım edecekleri, dertleriyle alâkadar olup yaralarına merhem olmaya çalışacakları yerde, bilakis fakirleri kendileri için birer ayak bağı kabul ederek onlara düşmanca tavır aldıkları...
Varlıklarını zevk ve safâları için harcadıkları...
Ve köpeğin ete hücum ettiği gibi paraya-pula, mala-mülke-servete hücum ettikleri zaman, Cenâb-ı Hak o cemiyete, hadîs-i şerifte zikri geçen bu belâ ve musîbetleri veriyor...
Ve böylece;
Bir şey yapmak istediklerinde vakit bulamamaktan, zaman yokluğundan kısacası vakit fukaralığından şikâyet etmeye başlıyorlar.
İdarecilerin ticarî-mâlî, idârî-ictimâî ve sâir her türlü ezâ-cefa-zulüm ve haksızlıklarına mâruz kalıyorlar.
Hüküm sahipleri, maddî veya mânevî olarak bağlı kalmaları gereken esaslara uymuyor, adalete-hukûka riâyet etmiyorlar. Bilakis bu düsturları hiçe sayıp insanların zararına olacak şekilde kararlar alıyor, hâinlik ediyorlar.
Nihâyet bu cemiyetin mensupları, yani Allâh’ın kendilerine ihsân ettiğini O'nun yolunda harcamayıp keyiflerince lüks ve israf içinde yüzmeye devam edenler, düşmanlarını da kendilerinden büyük ve kuvvetli görüp korkmaya, üstün ve ileri görüp onlara karşı hayranlık duyma illetine maruz kalırlar.
Bu hayranlığın neticesi olarak da taklit illeti baş gösterir. Mukallidin hakkı ise muhâtabından saygı görmek değil, sadece alay edilmektir.
Bütün dünya onlarla alay eder, hatta Cenâb-ı Hak da... Ama onlar bunun farkında değillerdir. Nitekim Kur’ân-ı Kerim’de buyurulmuştur ki:
“(Hakikatte) Allah onlarla alay eder ve kendilerini azgınlık ve taşkınlıkları içinde bocalar bir halde bırakır. İşte bunlar, doğruluk yerine sapkınlığı satın almışlardır. Ama ticaretleri kâr etmemiş, doğru yolu da bulamamışlardır.” (2)
DİPNOTLAR
(1) İhyâu Ulûmi’d-Dîn (Terc. A. Serdaroğlu) Bedir Yayınevi, İstanbul, 4/367
(2) Bakara sûresi, 2/15-16)
SAYiN HALiS ECE
SiZiN YAZiLARiNi BAsKA BiR SiTEDEN DE TAKiP EDiYORUM
VE BURADA DA BULUNMANiZ BENi ÇOK MUTLU ETTi
ALLAH(C.C.) SiZDEN RAZi VE MEMNUN OLSUN.
İlginize teşekkür ediyorum; fakat şu harf uyumsuzlukları yok mu, inanın beni "deli!" ediyor. Düzeltmekle de başa çıkılamıyor.
O bakımdan arkadaşlarımızın -lütfen ve acilen- bu problemi çözmeleri gerekir diye düşünüyorum.
Yoksa yazmanın, emek çekilmiş o kitaplık çaptaki makaleleri buraya taşımanın bir manası kalmayacak...
Cidden üzülüyorum.
Allah cümlemizden razı olsun...
Selamlar...
“İnsanlar, fakirlere husûmet edip (onları hasım yani düşman gibi görüp ihtiyaçlarıyla ilgilenmeyerek, kendi) dünya(ları)nın i’mârına daldıkları... Ve köpeğin ete saldırdığı gibi paraya hücûm ettikleri vakit, Allah Teâlâ onları şu dört belâya dûçar eder:
1. Zamanda kıtlık,
2. Sultanda zulüm,
3. Vâli ve hâkimlerde hıyânet,
4. Düşmanda heybet ve azamet.”
Günümüzü ve insanlarını böyle anlatmış Allah Resulu.. Aynaya bakıp kendimize gelelim diye.. Bizleri şefaatından yoksun eyleme ya Resulallah..
hocam teşekkür ederim.
teşekkürler elinize yüreğinize sağlık halisece hocam Allah razi olsun
Çok Değerli Halis Ece Hocam,
Yazılarınız ve fikirlerinizle, özelliklede akıcı ve kucaklayıcı kaleminizle tanıştığıma ne kadar memnun olduğumu kelimelerle anlatamam. Eminim ki bu konuda bir çok arkadaşımızla aynı fikirdeyiz. Çünkü yorum yapan arkadaşlarımada bakıyorum, onlarda sıkıcı Halis Ece ' ci olmuşlar. Hepsine de katkılarından dolayı teşekkür ederim.Ben geç tanıdım diye üzülmüştüm,baktım ki önceki menüler bile halen tazeleğini koruyor. Canım hangisini isterse ondan okuyorum. Tabiki mutfak iyi, malzemeler zamanında stoklanmış ve özenle seçilmiş. pişirende iyi olunca, bizede Halis Ece sofrasından kalpleri doyurmak kalıyor. Ama diğer sitelerden de mahrum kalmayalım SEVGİM kardeşim benide davet eder inşallah.
Sonuç olarak emeklerinize ancak dua ve muhabbetle cevap verebilir,devamını dileriz.
B.KARATAŞ
Çok Değerli kardeşlerim esra.cıgdem, arıfus ve brgul...
Güzel dualarınız, samimi ilginiz için teşekkür ederim. Sağolasınız.
Diğer arkadaşlarımız kusura bakmasınlar, brgul kardeşimizin mesajına ayrı bir parağraf açmak durumundayım. Mesajlarındaki doluluk ve üslubundaki nezaket dolayısiyle bunu bizzat kendisi hakediyor. Bu manzaralarla karşılaşmak hakikaten beni sevindiriyor. Yazmada istidat-kabiliyet ve üslup sahibi, duygu ve düşünce derinliği olan kardeşlerimizin adetlerinin artmasını ne kadar istiyorum bir bilseniz... İnşaallah olacak tabii. "Görünen köy kılavuz istemez." Bunlardan biri de, kardelen...
Kısacası bir yığın konuşma ve yazma özürlü insan yerine, küçük çapta da olsa kaliteli kalem ve kelam erbabı tercih edilir elbette...
Tabii bütün bunları hiçbirinizin "oldum", "tamam" demeniz için söylemediğimi belirtmeğe gerek olmadığı malum. Çünkü "oldum" diyen, kuşku yok ki, "bitmiş" demektir.
Hani bizim, zaman zaman "tenkit"te çok cömert ve pek katı olduğumuzu düşünenler çıkabiliyor ya, "takdir" ve "teşvik"te de cimri değil cömert olduğumuzun bilinmesini isterim.
Yeri geldikçe anlatmaya çalıştığım üzre yazmaya meraklı kardeşlerimize, haddim olmayarak bazı tavsiyelerim oluyor.
Bunların başında da;
1. Temel ilimleri (herkes kendi ihtisas sahasına göre) iyi belleyip hazmettikten sonra, değişik alanlarda da bolca okumak... Ama tabii pasif bir okuyucu olarak değil; tahlil ederek, terkipler yaparak okumak...
2. Kendine hâs üslûbunu teşekkül ettirmeye gayret ederek... Başlarda, beğendiği herhangi bir yazarı taklit edebilir elbette. Ancak kopya değil, taklit. Bu kavramları ve işlevlerini karıştırmamak lazım. Hele hele "intihal" illetinden de uzak durmaya son derece itina göstermeli.
3. En basit bir mesaj ve metinde dahi ifade ve imla hatalarına göz yummamalı... Bütün kelimeleri-kavramları aslına ve yazılışına uygun/düzgün yazmaya dikkat etmeli... Bu cümleden olarak; özellikle “dahi” anlamına gelen “de” ve “da”ları ait olduğu kelimeden ayrı yazmaya, keza bağlama edatı olan “ki”leri ayrı yazmaya, soru anlamındaki “mi”leri de yine onlar gibi ayrı yazmaya dikkat etmeli.
4. Yazdığı yazılarla, hazırladığı metinlerle yıllar sonra bile olsa, mutlaka karşılaşabileceğini unutmamalı... Hele de günümüz internet dünyasında... Dolayısiyle kendisinin -en azından bugünkü haliyle- kabullenip beğenmediği bir şeyi/metni toplum önüne çıkartmamaya çalışmalı.
5. Düşünce ve duygularını, kabiliyet ve istidadını (uyd. yeteneğini) olabildiğince kalıcı şeyler üzerine teksif etmeğe çaba göstermeli...
... diyor, hepinize başarılar diliyorum.
Mukabil dua ve muhabbetlerimle...
Selamlar...
günümüze ve kıyamet sabahına kadar önümüze ışık tutan bir projektör sanki mübarek mesajlar. ne mutlu bize böyle bir peygamberin ümmetleriyiz.........
halis bey ellerinize sağlık, ALLAH cc hoşnutluğunu sürekli kılsın. duanızı bekleriz..
Bu hayranlığın neticesi olarak da taklit illeti baş gösterir. Mukallidin hakkı ise muhâtabından saygı görmek değil, sadece alay edilmektir.
Teşekkürler, Allah razı olsun..
Bilmukabele şükranlar sevgili alparslanyıldırım ve farukaktaş...
Rabbim sizlerden de razı olsun.
Selamlarımla dualar eder, dualarınızı beklerim...
saygıdeğer ve sevgili yazarımız HALİSECE;
hakkımda yapmış olduğunuz o güzel düşünceleri hak ediyor muyum bilmem ama yine de hani tünelin ucunda ki ışığı anlatırken "Bunlardan biri de, kardelen" demişsiniz ve beni sevindirdiniz. RABBim sizin de kalbinize sürur nasip etsin.
yazı konusunda ki tavsiyelerinizden 3'ünü biliyordum iki adet daha eklendi :)
aynı konuda merakım var ama henüz erken olduğunu düşünüyorum. bunun için engin bilgiye sahip olmak gerekir ki buda okumayı icap ettirir henüz çok fazla okuyamıyorum. yalnız farklı konular hususunda sayenizde birçok konuda beyin fırtınası yapıyorum :) buda yorum kabiliyetimi geliştiriyor sanırım :)
konu başlığına dönersem ki yine herzaman ki gibi çok değerli bir o kadar da güzel konulardan biri :)
1. Zamanda kıtlık, (sizleri bilemiyorum ama benim bu konuda bazı sıkıntılarım var gün bana yetmiyor. keşke hizmetler için daha çok zaman olsa )
2. Sultanda zulüm, (günümüz devlet yönetimine bakarsak, bu konuda da sıkıntımız var )
3. Vâli ve hâkimlerde hıyânet, ( yine aynı yorum umutsuzluk )
4. Düşmanda heybet ve azamet.( bu konuda ki düşüncem; düşmanı büyük görmek korkuyu icap ettirir ki bu da bi nev'i yenilgidir. düşmanı büyük görmüyorum)
şimdi, bu belaları hak edenler var hak etmeyenler var. ben ve ben gibiler kurunun yanında yanan yaş odunlar misali mi oluyoruz :) öyledir umarım :)
saygılarımla kardelen...
Sevgili Kardelen...
Her zaman olduğu gibi gene öncelikle duaların için teşekkür ediyor, "âmin" diyorum.
Yazma mevzuundaki tavsiyelerim, adı üzerinde tabii ki "tavsiyeler"... Dolayısiyle herkes kendi vakti ve imkânlarıyla mütenasip bir çalışma sistemi uygular. Artık neyi ne kadar başarabilirse...
Yazıyla ilgili yorumun da hayli dikkat çekici... Tek cümleyle ifede edecek olursak; bir hadis şarihi gibi açıklamalarda bulunmuşsunuz. Gerçekten güzel. En azından düşündüklerini ifade edebilme, satırlara dökebilme noktasından...
Mukabil saygılar, selamlar...
Kardeşim ellerinize sağlık .Cenabı razı olsun.SELAMLAR.....
KARDELEN54 kardeşim,
şimdi, bu belaları hak edenler var hak etmeyenler var. ben ve ben gibiler kurunun yanında yanan yaş odunlar misali mi oluyoruz :) öyledir umarım :)
ifadelerinizle; tam olarak ne ifade etmek istiyorsunuz?Siz ve siz gibiler kimdir?
Kendinizi ve kendiniz gibileri temize çıkarmak isabetli bir tavır mı?
Hem,Adil-i Mutlak olan Rabbimiz, kurunun yanında yaşı yakar mı?
Selam ve dua ile...
_______________________________________________________________________
Andolsun Zikirden sonra Zebur'da da :''Yeryüzüne salih kullarım varis olacaktır'' diye yazmıştık.(Enbiya,105)
sevgili YOLCU,
aslında yorumumda ki son cümleyi sonradan okuduğumda yanlış anlaşılmaya mahal verebileceğini tahmin etmiştim ama ilk haliyle kalsın istedim değiştirmedim :)
Siz ve siz gibiler kimdir? -demişsiniz-
ben ve ben gibiler; Allah yolunda nefes alıp vermeye çalışanlar, şu fani dünyada hayatını idame ettirirken (her ne kadar tam manasıyla yapılamasada) Hz. Allah'ın emir ve yasaklarına uymaya çalışanlar. yani bizler öyle değil mi?
Kendinizi ve kendiniz gibileri temize çıkarmak isabetli bir tavır mı? -demişsiniz-
(yukarıda ki açıklamayı yaptıktan sonra bu düşünceniz devam ediyorsa yeniden açıklama yapabilirim :) )
Hem,Adil-i Mutlak olan Rabbimiz, kurunun yanında yaşı yakar mı? -demişsiniz-
( bu cümlenin mecazi anlam taşıdığını bilirsiniz elbette açıklamaya gerek yok :)
Adil-i Mutlak olan Rabbimiz, elbette hayırdan ve şerden hiçbir zerreyi karşılıksız bırakmaz!...)
halen daha soru işareti varsa bekliyorum :)
saygılarımla...