Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
Tasavvufta İrşad ve Mürşid
Halis ECE
Tasavvufta İrşad ve Mürşid
“İrşad”, doğru yolu göstermek, öğretmek mânâlarına gelmektedir.
Bu mefhûmun kökü, sapıklığın zıddı olan rüşd kelimesidir. Rüşd’ün mânâsı ise, doğru yolu bulup girmek demektir. Bu yol maddî de olabilir, mânevî de...
Tasavvuf ıstılâhında ise irşad, doğru yola sevketmek veya yönlendirmek mânâsını ihtivâ eder. Bu bir nevi kılavuzluktur ki; bunlar, başta Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz olmak üzere, “Benim ümmetimin âlimleri, peygamberlerin vârisleridir” hadîs-i şerifinin sırrına mazhar olmuş, irşâda ehil ve salâhiyettar olan onun vârisleridir; yani mürşidân-ı kirâmdır.
Onlar, hem kâmil hem de mükemmil olan hakîkat âlimleridir. Zira sadece kâmil olmak (kendisinin olgunlaşıp mükemmel olması) yetmez; mükemmil de olması lâzımdır ki başkalarını tekemmül ettirebilsin, kemâle erdirip mükemmelleştirebilsin.
MÜRŞİD NASIL OLMALI?
Silsile-i Sâdât-ı Nakşibendiye’nin 12. halkasını teşkil eden Hâce Ali Râmitenî (k.s.) hazretlerinden:
“Mürşid, aynen kuş yetiştiricisi gibidir. Kuş yetiştiricisi, kuşun kursağına ne kadar yem gireceğini bilmesi gerekir ki, ona fazla yem yüklemesin. [Zira yemin azı faydalı olmadığı gibi, fazlası da zararlıdır.] Buna göre mürşid olan zât da, mürîdin kabiliyeti nisbetinde, zikir telkîn eder [ezbere değil].
“Kezâ, insanları Hakk’a dâvet eden kimse, vahşî hayvan terbiyecisi gibi sabırlı ve tecrübeli olmalıdır. Vahşî hayvan terbiyecisi, nasıl uğraştığı hayvanın huyunu, istidâdını bilip ona göre davranırsa, Hak yolunun dâvetçisi de öyle olmalıdır.”
MÜRŞİDDE OLMASI GEREKEN ON İKİ HASLET
Abdülkadir el-Cîlî (k.s.) dedi ki:
“Bir mürşid kendisinde on iki hasleti bulundurmadıkça nihâyet(1) seccadesine oturup inâyet(2) kılıcını kuşanamaz.
"Bunlardan iki haslet Allah Teâlâ’dan, iki haslet Resûlüllah’tan (s.a.v.), iki haslet Hz. Ebû Bekir’den, iki haslet, Hz. Ömer’den, iki haslet Hz. Osman’dan, iki haslet de Hz. Ali’dendir (r. anhüm).
• Hz. Allah’tan olan hasletler, Settâr (ayıpları ziyadesiyle örtücü) ve Gaffâr (günahları ziyadesiyle bağışlayıcı) sıfatlarıdır.
• Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz’den olan vasıflar, Şefîk (çok şefkatli) ve Refîk (ona her hususta çokça yardımcı olmak) vasıflarıdır.
• Hz. Ebû Bekir’den (r.a.) vasıflar, sâdık (özde ve sözde doğruluk) ve mütesaddık (tasadduk eden, bolca sadaka verme) vasıflarıdır.
• Hz. Ömer’den (r.a.) olan vasıflar, çokça iyiliği emredip kötülükten nehyetme vasıflarıdır.
• Hz. Osman’den (r.a.) olan sıfatlar, misâfirperverlik ve geceleri insanlar uykuda iken namaz kılmak vasıflarıdır.
• Hz. Ali’den (r.a.) olması gereken vasıflar ise, âlim ve cesur olma vasıflarıdır.
İşte böyle bir zât, nefsini ve hakikat yolcularını terbiye etmesini bilir.(3)
***
Kısacası her şeyin olduğu gibi, insanları manevî bakımdan irşad edebilme selahiyetinin de şartları var. Öyle akşamdan sabaha şeyh olaçıkagelmek yok. “Her çalı dibinde bir mürşid” olmaz. Olursa kıymeti-değeri kalmaz.
Bu gibiler için Bağdatlı Rûhi ne güzel söylemiş:
Gör zâhidi kim sâhib-i irşâd olayım der
Dün mektebe vardı bugün üstâd olayım der.
DİPNOTLAR
(1) Nihâyet: Son, uc mânâsınadır. “Nihayet seccadesine oturmak” maneviyat yolunda bütün menzilleri-konakları aşıp sona ulaşmak demektir.
(2) İnâyet: Lûtuf, ihsan, kayırma mânâlarınadır. “İnâyet kılıcını kuşanamak” ise, mürşidlik makamına nail olmuş zâtın, Cenâb-ı Hak’tan insanları irşad etme selahiyetini alması demektir.
(3) Allâme Muhammed b. Yahyâ et-Tâifi, Cevherden Gerdanlıklar, 54-55.
Mâneviyat yolunda mürşidsiz mesafe almanın, Hakk'a vâsıl olmanın imkânsız olduğunu ifade eden güzel bir dörtlük:
Gel habîr ol ey mücâhid fî sebîl
Mürşid ile erişilir Mevlâ'ya
Bulmamıştır Hakk'ı kimse bî-delîl
Rehber ile bil varılır Mevlâ'ya
(Reşâdî Mehmed Efendi)
DEGERLİ HALİSECE KARDEŞİM TASAVVUFDA İRŞAD VE MÜRŞİDİ GÜZEL BİR VECİHLE İFADE ETMİŞSİNİZ. BENDE NACİZANE OLARAK AHİR ZAMAN VARİSİ EKMELİN ŞU GÜZEL SÖZLERİNİ SİZ DEĞERLİ KARDEŞLERİMLE PAYLAŞMAK İSTEDİM [ZİRA BENİM SİZLERE KARŞI KALBİM DAİMEN VE MUTLAK SURETDE VE HER VECİHLE İFADE VE İSTİFAZA HALİNDE NÜTEHARRİKDİR (hareketlidir)SİZLERİ BEN NAZ VE NEIM İÇİNDE YETİŞTİRMEĞİ MEVLADAN DİLİYORUM, HER ZAHMET VE MEŞAKKAT BANA AİDDİR.BU BANA BÜYÜK NİMETTİR] buyurmakla evlatlarına olan düşkünlüğünü ifade etmişdir RABbim layık eylesin.
Tunahan Kardeşim;
Sahib-i zaman'dan (k.s.) yaptığın nakille oluşturduğun güzel katkıdan dolayı teşekkür ediyorum. Allah razı olsun.
Evet, şefkat ve re'fet yüklü sözün derinlik ve genişliği, kuşatıcılığı, söyleyen zatın büyüklüğünü remz ediyor. Rabbim himmet ve tevecühlerinden mahrum bırakmasın cümlemizi.
Selamlar...
ALLAH RAZİ OLSUN HOCAM ELLERİNİZE SAĞLIK..
Foruma yeni üye oldum
Benim ziyadesiyle meraklı ve istekli konuları burada gördüğüm için aranızda bulunmayı arzu ettim.
Emeği geçenlerden ve geçeceklerden Allah c.c. Hazretleri razı olsun.
Benim en çok merak ettiğim konulardan birincisi Silsileyi saadattın Hz.Dehlevi k.s. Yanılmıyorsam eğer)) sonrasın da ayrılıyor olması..
Son bulmuş olan ve hala devam etmekte olanlar var.
Ben devam etmekte olanlara daha henüz eğilemedim yani onları pek araştıramadım zira..
Son bulmuş bir Altın silsile var!
Ve buna göre önce buranın aciliyetliği fevkalade önemli. Silsile son bulmuşsa eğer Mehdi hazretlerinin de zuhuru söz konusu olmuş olması gerekir.
Mehdi hazretlerinin büyüklüğü ve derecesi itibarı ile Silsileyi saadatın dışında bir konumda bulunması bana pek doğru gelmiyor.
O mübarek bir zincir ki Başlangıcının nereye dayandığını burada ki herkes benden çok daha iyi bildiğine eminim.
Yani haşa o bir dernek yada benzeri bir şey ve bir oluşum değil ki..
Mehdi hazretleri nin bu silsilenin dışında olması asla mümkün görünmüyor benim şu ana kadar edindiğim tasavvufi bilgiler ışığında
Ben burada (siz çok değerli ki içimizde hoca olanlarımızda var..)
Değerli görüşlerinizden istifade etmeyi arzuladığımın beyanı ve Ümmet olarak Hak tealanın rızasına uygun işler yapabilmenin duası ile son noktayı koymak istiyorum.
Allah cc Hazretleri yar ve yardımcımız olsun. Amin.
Aramıza hoşgeldiniz.
Forumlar bu konuların tartışılacağı yer değildir. www.zehirli.org adresindeki mehdi bahsine baktığınızda orada da göreceksiniz ki bir çok kişi kendi inandığı hocasına hacısına mehdi olarak bakmakta. Hatta ben mehdiyim diyen soytarılar bile çıkmakta. Bu işler nasip meselesi, forum ortamları sadece milletin ağzına sakız verir..