Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


İslâm’da giyim-kuşamın ölçüsü

Cevabınız için çok teşekkürler.Bir sorum daha var.Kadının kendine mahrem olanları Nur Suresi'nde belirtilmiş.Peki namahrem olnlar kimlerdir.Bir kadına babasının dayısı ve amcası mahrem olsa bile başörtüsüz çıkması caiz olmaz değil mi?

Selametle...

Sizin de ifade ettiğiniz gibi, kadının mahremi olanlar Nur suresinde sayılıp belirtilmiş… Ziynetlerini-ziynet yerlerini onlara gösterebileceklerine işaret edilmiştir. Bir başka ifadeyle, ziynetlerini kimlere gösterip gösteremeyecekleri anlatılmıştır. Ziynetler hemen hepimizin malumu olan şeyler; küpe, bilezik, yüzük, gerdanlık ve halhal gibi süs eşyaları… Ziynet yerleri ise; baş, boyun, kollar ve bacaklar (diz kapağından aşağısı), yani bedende ziynetlerin takıldığı kısımlardır.

Yine bildiğiniz üzere mahremiyet yani evlenme yasağı, ya kan bağından ya da evlilik sebebiyle ortaya çıkan akrabalıktan (hürmet-i müsâhara) kaynaklanır. Dolayısıyla meseleye bu ölçü çerçevesinden baktığımız zaman görürüz ki, kadının babasının dayısı ve amcası da mahremleri arasındadır. Onlarla olan ilişkileri de, yukarıda anlatmaya çalıştığımız üzere, diğer mahremleriyle olan ilişkileri gibidir. Binaenaleyh kadın, evde mahremleri arasında ev içi giyimiyle dolaşıp iş yapabilir; taranır, süslenir, kokulanabilir. Onların karşısına başörtüsüz çıkabilir. İşin fetva yönü budur ve kimse buna itiraz edemez. Ancak işin öbür yönünü de hatırlamakta yarar var; Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), “Sizden biriniz, harama düşerim endişesiyle bazı haram olmayan şeyleri de terk etmedikçe hakiki takvaya eremez” (İbn Mâce, Sünen, Zühd, 24) buyururular. Buna göre bir kadın, hususiyle de gönümüzde, İslami hassasiyetlerin olmadığı şehir ve apartman hayatını göz önüne alarak;

a) Evinin içinde her an karşı pencereden görünen mutfağa geçmesi,
b) Balkona, hatta ince tüllerin kenarlarına kadar gitme zaruret ve mecburiyetinin olması,
c) Her an çalabilen kapı ziline bakma ve kim olduğunu bilmeden kapıyı aniden aralama durumunda kalması dolayısiyle,
… evinin içinde de titizlik gösterir ve ruhsat olsa da/fetva yönüyle caiz bulunsa da ziynet yerlerini, dışarısı kadar olmasa bile, belli ölçüde kapatırsa, ona da kimse itiraz edemez, ayıplayamaz. Çünkü bu uygulamasıyla takva yolunu seçmiş olur.

Nâ-mahrem kavramına gelince; bu lafız, Farsça ve Arapça karışımı bir terkiptir. Haram olmayan yani evlenmek yasak olmayan kişi demektir. Bunlar da kısaca, "mahrem" olanların dışında kalanlar; yani ne kan bağıyla ne de evlilik sebebiyle akrabalık bağı bulunmayanlardır. Yukarıda da belirtmeye çalıştığımız gibi, erkek olsun kadın olsun, bir Müslümanın mahremi olan kişilerle münasebetleri-ilişkileri toleranslıdır. Nâ-mahrem olan kişilerle ilişkileri ise belli sınırlamalara-kısıtlamalara tabidir.

Rabbim cümlemizi şer'i hudutların dışına taşırmasın, müttakiler zümresine ilhak eylesin.

Selam ve dualar…

Sayın hocam teşekkürler. Sorulan sorulara verdiğiniz cevaplar için Allah razı olsun sizden. Katana kardeşimizin açtığı mevzu hakkında da birşey söylemek istiyorum. Bende bu haberi Vakit gazetesinde okumuştum. Aklamaya çalıştıkları kız kardeşimizin röportajını aktarıyorlardı. Amam bir sonraki gün Vakit gazetesinde köşe yazarlığı yapan Münib Engin Noyan'ın bir yazısını okudum. Noyan bu kız kardeşimizin kitap yazabilecek aklı selim bir kimse olduğu halde doğru yayıncılığı seçememesini eleştiriyordu. (Haklı olarak) Neyse bu önemli değil önemli olan babasını kırarak okul okuyor olması. Yasaklanan şeyler tatlı gelirmiş ya bu kız kardeşimizde babası yasakladığı halde okul okumak istiyor ve babasından gizli gizli okuma çabalarına giriyor. Halbuki zannettiği gibi hoş bişey değil okumak. Evet belki meslek sahibi olacak belki dünyevi ilmi artacak ama hiçbirşey baabsını kırmasını ve bu işi gizli yapmasını gerektirmez, gerektiremez. Üniversite okuyanlar bir üstünlük kazanmıyor. Önemli olan insanın kendisini geliştirmesi. Bu üniversite okunmadan da olabilecek birşey. Evet bazı kız kardeşlerimiz herşeye rağmen okudukları okulun iğrençliklerine takılmadan okulu tamamlamaya çalışıyorlar ama yinede bazı şeylerden fazlası ile sakınamıyorlar maalesef. Allah-ü Teala herkesin yardımcısı olu İnşallah. Şu sıralar bir kitap okıyorum. Mehmet Öztürk'ün yazmış olduğu ve içlerinde Abdurrahman Dilipak, Hayrettin Karaman, Elmalılı Hamdi Yazır'ın yorumlarının bulunduğu bir kitap. "BAŞ ÜSTÜNDEKİ ÖRTÜ" isimli bu kitapta başörtüsünün ülkemizdeki serüveni anlatılıyor. Kitabı bitirince inşallah sizlere içindekiler hakkında yazı paylaşmayı düşünüyorum.

1981 yıllarında başlıyan Başörtüsü Sorunu bu zamnadada devam etmekte. Ancak yukarıdaki haberde ki gibi ara ara gündeme sert bir şekilde giriş yapıyor. bunlar artık siyasetin bir parçası haline gelmiş durumda. Neyse bu mevzular çok zaman alır. Ben artık bu başörtü mevzusunun konuşulmaması gerektiği taraftarıyım. Çünkü bzi ne kadar konuşsakta bu hala bir sorun olarak kalacak gibi gözüküyor. Artık insanlar başlarındaki örtünün oluşturduğu sorunu konuşmaktan başörtüsünün getirdiği sorumluluğu idrak edip uyguluyamıyor hale geldi. Gerçekten artık başörtüsünü maalesef SİMGEleştirdiler. Geçenlerde de şapka-türban meselesi geldi gündeme. Meclise türbanlı kız kardeşlerimiz girmişde şapkalıları almamışlar. Bence bu da bir palavra. Millet nerden nasıl senaryo üreteceğini şaşırdı artık. O yüzden artık bu tür haberleri okuma veya dinleme taraftarı değilim.

selam ve dua ile
güvercin

İNSANI TÜKETEN YOLLAR DEĞİL; ERİŞEMEĞİ MUTLULUKLARDIR:( sevgi ve muhabbetle güvercin

Çok Kıymettar Halis Hocam,
Verdiğiniz bilgilerden ziyadesiyle istifade etmekteyim.
Mahremiyet konusunda, dalgınlıkla unuttuğunuzu düşündüğüm üçüncü sebebi de hatırlatmak istedim:Üçüncüsü;''Rida(d-Dat harfidir-süt bağı)

Ayrıca;kadının mahremlerine karşı olan avreti hakkında haşa! sizin bilgilerinizi yeterli görmemekten değil;meseleyi biraz daha netleştirmek adına, bazı ilaveleri, akılda kalması için; kısa bir şekilde kaydediyorum.Şöyle ki;


Mezheb:Maliki ve Hanbeli
Avret Yerleri:Yüz,baş,eller ve ayaklar ''haricindeki'' yerler
Haramiyet Şartı:Her zaman(hem bakmak,hem baktırmak)

Mezhebi:Hanefi
Avret Yerleri:Göbek ile diz arası,karın ve bel ''haricindeki'' yerler
Haramiyet Şartı:a)Şehvetle bakmak b)Fitne korkusu olmak(hem bakmak,hem baktırmak)
Not:Fitne ihtimali olmasa bile kadının bu azalarını(avret yerleri dışındakileri ) mahremlerine göstermemesi,mahremlerinin de bakmaması ''takvadır''(Halis Hocamın belirttiği gibi)

Mezhebi:Şafii
Avret Yerleri:Göbek ile diz arası ''haricindeki'' yerler
Haramiyet Şartı:a)Şehvetle bakmak b)Fitne korkusu olmak(hem bakmak,hem baktırmak)
Not:Şafii mezhebinin bir kavline göre;adet üzerine evde çalışırken açılan baş,boyun ve elin dirseklere kadar ve ayağın dize kadar olan kısmına bakmak helaldir.Bu da,fitneden emin olmak şartıyla caizdir(Buraya kadar istifade edilen kaynak:Mevsuatü'l Fıkhıyye,c.31,s.48-49)

Fitne,nefsin kadına dokunmayı veyahut onunla tek kalmayı arzulamasıdır
Şehvet ise,(fitneden emin olsa dahi) ona bakmakla lezzet duymasıdır(Tuhfe,c.7,s.192)

Şu noktayı bir kez daha hatırlatmakta faide görmekteyim; Bacaklar;Maliki ve Hanbeli mezheblerine göre mahremlerine avrettir.Bu sebeple;kadının bacaklarını mahremlerine göstermesi,mahremlerinin de onun bacaklarına bakmaları her zman haramdır.,Şafii ve Hanefiye göre ise; bacakları mahremlerine avret değildir.Ancak;fitne olduğunda haramdır.
Bir önceki yazımda, Bediüzzman Hazretlerinin de belirttiği gibi;fitne ihtimali mümkün olduğundan tüm mezheblerce kadının bacaklarını mahremlerine karşı kapatması gerekir.Dikkat edile!!!!!!!!!!!Zaman; ahir zamandır!!!!!!!! Fitne-i ahir zaman!!!!!
______________________________________________________________________
Yaz güze ve kışa yer vermesi ve gündüz akşama ve geceye değişmesi kat'iyetinde,gençlik dahi ihtiyarlığa ve ölüme değişecektir.


Blog Paylaşımları

MollaCami.Com