Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


Az Yemek, Az Uyumak, Az Konuşmak

Az yemek, az uyumak ve az konuşmak salihlerin âdetidir. Çok yemek, çok uyumak ve gereksiz yere çok konuşmak gaflete sebeptir. Gaflete düşmek ise büyük ziyandır.

Çok yemek, kalbe kasvet verir.

Zihnî faaliyetleri zaafa uğratır.

Bedeni hantallaştırır.

Çok uyumaya sebep olur.

Şehevâni arzuları artırır.

Tok iken yemek ise, hastalık üzerine hastalıktır.

Müslüman, her konuda olduğu gibi yemek, içmek hususunda da itidali muhafaza etmeli, aşırı derecede, oburca yemekten, içmekten sakınmalıdır. Allah dostları, sülaha-yı salihin, ülema-yı amilin günde bir defa, iki defa yerlerdi.

Sabah ve ikindi sonrası olmak üzere günde iki kere yemek yemek güzel bir âdettir.

İkindi sonrası yenilen akşam yemeklerinde çok yağlı, etli, hamurlu yemeklerden sakınmalıdır. Daha ziyade sebze yemekleri yenmelidir. Çünkü geceleri uyanık kalabilmek, seherlerin bereketli saatlerini değerlendirebilmek için uyku veren, kasvet veren, hazmı zor yiyeceklerden sakınmak gerekir.

Mideyi haram ve şüpheli yiyecek ve içeceklerden korumak lazımdır. Mübah olanlardan da kifayet miktarı yiyip içmelidir.

Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretleri Marifetname’sinde şöyle der: “Ehlullah demişlerdir ki: ‘Seni taşıyacak miktarda ye, sakın sen onu taşıyacak miktarda yeme. Yemeği o derecede ye ki, sen onu yemiş olasın. Sakın onun seni yiyeceği şekilde çok yeme. Eğer sen onu yersen hepsi nur ve can olur. Eğer o seni yerse hepsi dert ve duman olur.”


Aşırı derecede yeme iştahı olanlar, çok yemeyi adet haline getirenler, bu hallerinin önüne geçmek için, açlıktan karnına taş bağlayan alemlerin efendisi, ahir zaman nebisi Allah Teâlâ’nın sevgilisi Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemi düşünelim.

Mekke-yi Mükerreme’de üç yıl müşriklerin muharasında kalan, yiyecek içecek almaları yasaklanan ilk müslümanların açlıktan ölmemek için bulabildikleri katılaşmış derileri ıslatıp yumuşatarak yemelerini düşünelim...

Açlık ve yokluk içinde bitap düşmüş, kuru bir ekmeğe muhtaç milyonlarca masum çocuğu, ak saçlı, ak sakallı ihtiyarları, muhtaç müslümanları düşünelim...

Vicdanları sızlatacak, merhamet duygularını harekete geçirecek, elini lokmalara götürürken titretecek, milyonlarca mazlum, mağdur, mustazaf müslümanın türlü türlü zulümler altında inim inim inleyen din kardeşlerimizin canhıraş feryatlarına kulak verelim.

Nefsimizin azgınlıklarına set çekip, gönül alemimizin çiçek çiçek muhabbet açması, aşk terennümleri fısıldaması, seherlerde açılan sır perdelerinin ötesini temaşa etmesi için az yemeyi şiar edinelim. Az yemekle elde ettiğimiz tasarruflarımızı muhtaçlara, hayır kurumlarına aktaralım.

Merhum, mağfur, arifi billah Musa Topbaş kudduse sırrıhu; Medine-yi Münevvere’de yapmış oldukları bir sohbette şöyle buyurmuşlardı: “Bizim çocukluğumuzda toz şeker 27 kuruş, kesme şeker de 29 kuruştu. Büyüklerimiz toz şeker alır, kesme şekerle toz şeker arasındaki iki kuruşu tasarruf eder ve muhtaçlara tasadduk ederlerdi.”

Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretleri şöyle buyuruyor:

“Ağzını ekmeğe kilitleyenin, ruhunun ağzı açılır. Ona aşk şarabı içirilir. Dünya ekmeği yerine nur ekmeği yedirilir. Gençleşen ruh, birlik alemine göçer ve aşk kanadıyla veliler grubuna karışarak peygamberlerin ruhuyla uçar. Nuh yağmurlarıyla ilahi gizlilikler gece gündüz ruhuna akar. Eğer vücudun ağzı açılırsa o zaman ruhun ağzı kapanır ve beden mezbelesinden gelen dertlerle gönlü dolar. Çünkü toprak gözün yiyeceği yine topraktır. Eğer ruh, arzu ve heveslerin esiri, gönül belaların zindanı olursa, o zaman dimağ gece gündüz kuruntular içinde kıvranır. Bütün sözleri çirkin, hareketleri fena, işleri hileli olur. Hayvanî nefis, yemekle kuvvet bulur. Ruh ise hastalanır. Çünkü her lezzetli lokma, ruha bir zincir vurmaktadır. Az yemek ise nefis zayıflayınca, ruh ondan kurtulur, sevgiyle, aşkla dolup şerefli ve üstün mertebelere yükselir.”

Yanlış anlaşılmasın, az yemek ayrı, Allah Teâlâ’nın insanlar için yaratmış olduğu nimetlerden faydalanmak ayrıdır. Yani müslümanlar olarak Allah celle celaluhunun vermiş olduğu, lutfettiği yiyecek ve içeceklerden elbette faydalanacak, Rabbımıza kulluk, Allah yolunda hizmet etmek için vücudumuzu diri, sıhhatli, güçlü tutacak şekilde yiyecek ve içeceğiz. Ancak bunu yaparken, israf etmeyecek, tıka basa, beden ve ruhumuza zarar verecek şekilde yiyip içmeyeceğiz. Midemize haram ve şüpheli lokma sokmayacağız.

Hz. Aişe radıyallahu anha şöyle rivayet ediyor:

“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin karnı hiç doymamıştır. Bu durumunu da hiç kimseye şikayet etmedi. Fakirliği zenginlikten daha fazla severdi. Sabaha kadar açlıktan karnı bükülse bile bu durum onun ertesi gün oruç tutmasını engellemezdi.

Halbuki O, Rabbinden yeryüzünün bütün hazinelerini isteyebilirdi.

Nitekim Mekke vadisi altın yapılıp kendisine arzolundu da O: “Hayır ya Rabbi! Bir gün tok olayım bir gün aç kalayım. Aç kaldığım gün sana yalvarayım. Tok olduğum gün sana hamd edeyim. Seni senâ edeyim.”
demişti. (Tirmizi)

Görüldüğü gibi, peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem ve onun kutlu izini takip edenler, asla dünyaya rağbet etmemişler, kendilerini;

İbadetlerini huzurla yapmaktan,

Allah Teâlâ’yı zikretmekten,

Seherlerde uyanık olmaktan,

Kalp safâsından alıkoyan,

Gaflete daldıran,

Çok yemek, çok uyumak ve çok konuşmaktan uzak durmuşlar, bunlara asla rağbet etmemişlerdir.

(ilkadım dergisi)

Allah (c.c.) razı olsun kardeşim.. Gerçekten çok faydalı bir paylaşım oldu. Ellerine , Gönlüne saglık..

------------------------------------------------------------
"O erler ki;gönül fezasındalar,
Toprakta sürünme ezasındalar.
Ne cennet tasası ve ne cehennem;
Sadece Allah'ın rızasındalar.. "

yemek için yaşamıyor yaşamak için yiyoruz ellerinize sağlık güzel bir yazı

Allah sizlerden razı olsun kardeşlerim. Teşekkür ederim

sevgi ve muhabbetle
güvercin

Allah razı olsun Güvercin, anlamlı bir yazıyı bizlerle paylaştığın için teşekkürler..

İslâm hükemasının Eflâtun’u ve hekimlerin şeyhi ve filozofların üstadı, dâhi-i meşhur Ebu Ali ibni Sina, yalnız tıp noktasında,"Yiyin, için, fakat israf etmeyin." A’râf Sûresi, 7:31. âyetini şöyle tefsir etmiş. Demiş:
İlm-i tıbbı iki satırla topluyorum. Sözün güzelliği kısalığındadır. Yediğin vakit az ye. Yedikten sonra dört beş saat kadar daha yeme. Şifa hazımdadır. Yani, kolayca hazmedeceğin miktarı ye, nefse ve mideye en ağır ve yorucu hal, taam taam üstüne yemektir.* (Risale-i Nurdan,19.Lema)

*:Yani, vücuda en muzır, dört beş saat fasıla vermeden yemek yemek, veyahut telezzüz için mütenev-vi yemekleri birbiri üstüne mideye doldurmaktır.
________________________________________________________________________
Yaz güze ve kışa yer vermesi ve gündüz akşama ve geceye değişmesi kat'iyetinde,gençlik dahi ihtiyarlığa ve ölüme değişecektir.

Allah sizlerden razı olsun inşallah ben teşekkür ederim.

Yolcu rumuzlu kardeşim katkılarınız için teşekkür ederim. Ellerinize sağlık. Tekrar teşekkür ederim.

selam ve muhabbetle
güvercin

Bilmukabele selam ve muhabbetlerimle...
_______________________________________________________________________
Yaz güze ve kışa yer vermesi ve gündüz akşama ve geceye değişmesi kat'iyetinde,gençlik dahi ihtiyarlığa ve ölüme değişecektir.

allah razı olsun güvercin24 kardeşim ellerine sağlık. bizler hala bilim adamlarının bize bir şeyleri hatırlatmasını bekliyoruz. aslında Kur-an'ı kerim i ve peygamber efendimiz (s.a.v)in sünnetlerini daha çok anlamaya çalışsak beklemek zorunda kalmıycaz.

Allah senden razı olsun. Teşekkür ederim. Haklısın kardeşim. Bir kardeşimiz youtube den bize bi belgesel izlettirdi. Orada ise senin yazdığının aksine hadsizin biri konuşuyor.

http://www.mollacami.com/konu/haddini-bilmeyen-adam-13042.html

Lüzumsuzluğun bu kadarı da olmaz yani...

selam ve dua ile

evet kardeşim haklısın. hem haddini bilmiyor. daha doğrusu hiçbir şey bilmiyorl. hayır bu adamı sevenlerde nedense aynı cümleleri kuruyolar bende böyle nasıl düşünüyolar diye merak ediyodum ayasofyacami kardeşimin sayesinde onu da öğrendim.

neyse kardeşim bunlar hakkında yorum yapmak bile yanlış olabilir. RABBİM ıslah etsin bizleri de bunlardan gelecek her türlü kötülükten korusun. bizlere onun (c.c) yolunda ve onun rızası için çalışmayı ve bu yolda daim olmayı nasib eylesin.

amin

Sağol esra kerdeşim. Haklısın ağzımıza almaya gerek bile yok.. Yapmış olduğun güzel duaya da AMİN diyelim....

tekrar sağol
selam ve muhabbetle
güvercin

ALLAH RAZI OLSUN GUNUMUZDE ONEM TASIYAN BIR KONUYU ELE ALIP YAZMISSIN COK GUZEL OLMUS AYRICA O EKLEMIS OLDUGUN VIDEO YUDA IZLEDIM EVET DIGER KARDESLERIME KATILIYORUM BUNLARDAN DAHA COK GORUCEZ VE COK CALISMAMIZ LAZIM BU VE BUNUN GIBILER ELLERINDEN GELNI ARDLARINA KOYMAYACAK GECE GUNDUZ LAF URETMEYE YENI OLAYLAR CIKARTMAYA DEVAM EDECEKTIRLER BUNLARA FIRSAT VERMEMEK ICIN GERCEKTEN BIZLERE COK IS VE GOREVLER DUSUYOR

YUCE ALLAH YARDIMCIMIZ OLSUN SENIN KONUNDA BUNA COK GUZEL VESILE OLDU
COK CALISMAK ICIN ONCELIKLE

AZ YEMELI... AZ UYUMALI.... AZ KONUSMALIYIZ.....

ALLAH YAR VE YARDIMCIMIZ OSUN

ALLAH C.C RAZI OLSUN.INSSALAH BANA DERS OLUR.AZ YER,AZ UYUR AZ KONUSURUM..

YUCE RAABIM HEPIMIZE YARDIMCI OLSUN ONA LAYIK KUL OLARAK HUZURUNA CIKMAYI NASIB BUYURSUN.

SELAM SEVGI VE DUA ILE

İKLİME ve HACI ALİ kardeşlerim güzel değerlendirmeniz ve yorumlarınız için teşekkür ederim. Allah-ü Teala sizlerden razı olsun.

salam ve muhabbetle
güvercin


Serbest Kürsü

MollaCami.Com