Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


islamiyet çevrecilik hayvan sevgisi ve hakları

KÜRKE HAYIR
ÇEVREMİZDEKİ KEDİ, KÖPEK VE KUŞLARI 2 ÖĞÜN DOYURALIM BARINABİLECEKLERİ ÇATILARI, KIYI KÖŞEYİ ONLARA ÇOK GÖRMEYELİM
MELEKLER GAYB'DA BİZE NASIL DAVRANSIN İSTİYORSAK
BİZ DE ONLARA ÖYLE İYİ DAVRANALIM
ÇÜNKÜ ONLAR ÖKSÜZ VE YETİMDİR, ANNELERİ BABALARI OLALIM
BİLELİM Kİ SADECE ALLAH CC NUN EMENETLERİDİR VE YAŞAMAK İSTİYORLAR


CABBARLAR NEREDE

Bir köpek geliyor sokakta karşınızdan. Hayli bakımsız, kirlenmiş, dili bir karış dışarıda karnı yapışmış, fark edince sizi bakışları ürküyor. Zebani gördü galiba kaçmak istiyor, fakat kaçacak yeri yok. Döveceksen döv ne yapabilirim ki tavırlı, garipleniyor. Hayır zebaniler haksızlık yapmazlar, bu cabbar, zalim ve kafir olan insan diyor kulağına bir ses, kork ondan. Görüntünüzü bozuyor ya, cinsimi hoşunuza gitmedi? Hayır hastalık bulaştırabilir size. Oruç değil ama günlerdir aç. Yiyecekler poşetlere birkaç düğüm atılıp konteynerlere basılmış ulaşamıyor birtürlü. Çok da uykusu var ama kaç gecedir kıvrılıp uyuyacak bir yer bulamadı, gündüz de çocuklar rahat bırakmıyor. Çünkü anne ve babalarından zalimlik öğrendiler . Size neşe verebileceği, seyir sunabileceği şirinliklerde bilmiyorsa vay haline. Adelet ve muaşeret anlayışınız ve de cihangirliğiniz gök ehlince öfkeyle izleniyor. Size sadece mühlet verildi o kadar ve mahşer kurulur;
Cenabı Allah nida eder Cabbarlar nerede?
İşte mahkemelerin kübrası, hukuk ve kısas geliyor.


İSLAM ÇEVREYLE MÜŞTEREK YAŞAMA SANATIDIR

İslamiyetin hayvanları; Ayet ve Peygamber emri düzeyinde ilgiye taşıması, onlara
eziyet edilmemesi, aşağılanmaması konularında sergilediği titizliği
anne şevkati düzey ve duyarlılığındadır.
Günümüzde, Allah'ın (cc) en mükerrem yaratığı insana her
türlü işkence ve zulümler hâlâ uygulanırken, Hz. Peygamber'in (SAV)
hayvanlara bunların yapılmasını yasakladığı görülmektedir.
Hz. Peygamber (SAV) Müslümanlara, sadece insanlara değil,
bütün canlılara karşı merhametli olmalarını öğretmiştir.
Merhametli olanlara Rahman (yani merhamet sahihi olan Allah) merhamet
eder. Yerde olanlara merhametli olun ki, gökte olanlar da (melekler) size
rahmet etsin.[37]
Yine yukarıda ifade edildiği gibi, "Haksız olarak bir serçeyi öldürenden,
Cenab-ı Hak kıyâmet gününde hesap soracaktır.[38] Ayrıca Hz. Peygamber
(SAV)'ın, kuşların yuvalarının bozulmamasını, yumurta ve yavrularının
alınmamasını da emretmiştir.[39] Bir yuvadan aldığı yavruları torbasına
doldurup şehre getiren birine Peygamber Efendimiz onları derhal analarının
yanına, aldığı yuvaya iade etmesi uyarısında bulunmuştur. Böylece bu sevimli
yavrularının anne yuvalarında ve tabii ortamda özgürce büyümeleri temin
edilmiştir.
İslam medeniyetinin özünü ve hayvanlara bakış açısını çok iyi yansıtan bir
diğer örneği ise Peygamber Efendimizin yakın arkadaşlarından Abdullah b. Mes'ud'dan öğreniyoruz:
“Allah'ın Resulüyle bir seferde idik. Yanında iki yavrusu bulunan serçe
biçiminde bir kuşa rastladık. Yavruları yakalayıverdik. Bunun üzerine
anneleri, feryat ederek kanatlarını çırpmaya başladı. Resulullah dönüp de
yaptığımızı görünce: 'Bunu yavrusundan kim ayırdı? Yavrularını ona iade edin” dedi. Biz de onları serbest bıraktık.[40]
Görüldüğü gibi, Hz. Peygamber, hayvanların ve kuşların korunmasını, onlara
eziyet edilmemesini, temizlik ve bakımlarının yapılmasını, yaratılışlarına
uygun işlerde kullanılmasını, fazla yük yüklenmemesini, av yasağı koyarak
rast gele eğlence için avlanılmamalarını emretmiştir.

Bir gün peygamberimiz etrafında oturanlara şu hikayeyi anlatmıştı:
Yolda gitmekte olan birinin susuzluğu arttı. Hemen bir kuyuya inip
suyundan içti. Çıkınca, susuzluktan dilini çıkarıp soluyan ve rutubetli
toprak yalayan bir köpekle karşılaştı. Adam kendi kendine, 'bu hayvan da
benim gibi susamış' deyip kuyuya indi. Papucunu su doldurdu, ağzıyla
tutup yukarı taşıdı ve köpeğe sundu. Bundan dolayı Allah bu kulunu övdü ve
günahlarını bağışladı."
Bunun üzerine arkadaşları:“Hayvanları sulamakta bize de sevap var mıdır?' diye sorduklarında Rasulullah şöyle cevap verdi:
"Yaşamakta olan her canlıyı sulamakta sevap vardır."[41]
Hayvanlara kötü davranmayı yasaklayan Peygamber Efendimiz, "Bir kadın,
bağlayıp yemek vermediği ve yer haşerelerinden yemesi için serbest
bırakmadığı kedi yüzünden cehenneme girdi."[42] diyerek bu konuda bizleri
uyarmıştır.
Peygamber Efendimiz, çalıştırılan hayvanlara, insanlar gibi dinlenme hakkı
vermiş ve yolculuk sırasında yapılan dinlenmelerde öncelikle hayvanların
ihtiyaç ve istirahatlerinin sağlanması vurgulanmıştır. Sahabeden Enes b.
Malik bize şu hikayeyi anlatmaktadır: "Biz bir konaklama yerine geldiğimizde
hayvanların yüklerini çözüp (onları istirahate terk etmeden) namaza
başlamazdık." [43]
Görüldüğü gibi, İslam dini hiçbir canlıya eziyet ve işkence edilmesine
izin vermez. İnsan olsun, hayvan olsun her canlının kendine göre hakları
vardır. Bu haklara saldıranlar ve uymayanlar devlet tarafından, bu mümkün
olmazsa ahirette Allah tarafindan cezalandırılır. Bu gerçeği şu
sözleriyle ifade etmiştir: " Şu bir gerçektir ki, öteki hayatta hak
sahiplerine bütün haklarını ödeyeceksiniz.Hatta boynuzsuz koyun kendisine
vuran boynuzlu koyundan kısas yoluyla hakkını alacaktır."[44]
Hz. Peygamber'in bu tavır ve tavsiyelerinin tarih boyunca Müslümanlar
üzerinde çok etkili olduğu görülmektedir. Hz. Peygamber'den aldıkları bu
bakış açısıyla hareket eden Müslümanlar herkese karşı merhamet ve hoşgörüyle bakmışlardır. Düşmanlarına bile işkence etmemişlerdir. Başka din ve inanç sahipleri Müslümanlar arasında huzur içinde yaşamışlardır. Bu merhamet, sevgi ve hoşgörü medeniyetinden hayvanlar da nasibini almıştır. Ayrıca hayvanlara iyi davranmanın insani cennete, kötü davranmanın ise, cehenneme girmesine sebep olabileceğini de yine bizzat Hz. Peygamber (SAV)'in hadislerinden anlıyoruz.
KURAN’DAN HAYVAN SEVGİSİ SURELERİ:
Allahü teâlâ hayvanlara eziyet edilmesini hiç ister mi? Hayvanlara acınmasını bildiren Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Bir kadın, bir kediyi hapsedip, yiyecek içecek vermedi. Bir şey bulup yemesi için de serbest bırakmadı. Kedi öldü, kadın da bu yüzden Cehenneme müstahak oldu.) [Buhari]
(Susuz bir mümin, kuyuya inip su içti. Bir köpek de kuyunun ağzında susuzluktan bitkin vaziyette bekliyordu. O kimse, bu hayvana acıyıp, ayakkabısı ile köpeğe su verdi. Bu hareketten Allahü teâlâ razı oldu. O kimseyi Cennete koydu.) [Müslim]
(Yerdeki mahluklara acımayana, gökteki melekler acımaz.) [Taberani]
Kur'an'ın bazı sûrelerinin çeşitli hayvan adlarını taşıdığı görülmektedir:
Bakara (Inek) Sûresi,
Nahl (Ari) Sûresi,
Ankebut (Örümcek) Sûresi,
Neml (Karinca) Sûresi.
Kur'an'ın hayvanlarla ilgili dikkat çekici bir ifadesi de, hayvanların da
"ümmet" olduklarının ifade edilmesidir. Islâmi gelenek ve literatürde özel ve önemli bir kavram olan "ümmet"in hayvanlar için de kullanılması gerçekten dikkat çekicidir:
”Yeryüzünde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiç bir kuş yoktur
ki, onlar da sizin gibi birer ümmet olmasınlar. Biz Kitapta hiç bir şeyi
eksik bırakmamışızdır. Sonra onlar Rablerinin huzuruna toplanacaktır.[35]”
Kur'an, ayrıca hayvanları yaratıcının sanatındaki mahareti ve üstünlüğü
dile getiren bir başka sanat eseri olarak da takdim eder:
”Kuşkusuz sizin için hayvanlarda da büyük bir ibret vardır. Zira size,
onların karınlarındaki fıski ile kan arasından(gelen), içenlerin boğazından
kolayca geçen halis bir süt içiriyoruz.[36]”

YUKARDAKİ AYET VE HADİS EMİRLERİ BİRAZ İFA EDELİM VE
ÇEVREMİZDEKİ KEDİ, KÖPEK VE KUŞLARI 2 ÖĞÜN DOYURALIM
ONLAR ÖKSÜZ VE YETİMDİR, ANNELERİ BABALARI OLALIM
BİLELİM Kİ SADECE YAŞAMAK İSTİYORLAR
ORMANLARI YOK ETMEYELİM SU KAYNAKLARIMIZI İSRAF ETMEYELİM


www.mogacollection.com
www.forumturkanet.com
sitelerinden faydalanılmıştır

Mollacami yönetimini tebrik ederim. Günümüz Müslüman'larının, batıya nazaran çok geri kaldığı bir konu çalışılmış.

Hayvanlarda cüz’i irade vardır. Çünkü, mesela siz bir hayvana güzel davrandığınız zaman size korkmadan yaklaşır.

Kötü davranıp dövdüğünüz zaman sizi gördüğünde sizden kaçar. Buradan da anlıyoruz ki, hayvanların cüz’i iradesi vardır. Fakat teklifi iktiza edecek kadar değildir. Yani insanların taşıdığı “ibadet ve Allah’a itaat hususunda isterse yapar istemezse yapmaz” iradesi cinsinden değildir.

Şerita kanunlarını ikiye ayırmak mümkündür. Bunlardan biri şeri kanunlardır. Bunlardan insanlar sorumludur.

Diğeri ise fıtri kanunlardır. Yer çekimi kanunu, ateşin yakma kanunu gibi. Kendini boşluğa bırakan yere düşer ve acıyla peşinen cezasını çeker.

İşte vahşi hayvanların helal rızıkları leşlerdir. Ayrıca bir birlerine tecavüz edemezler. Bu fıtri kanun onlara ilham ile bildirilmiştir. Yaratılışından gelen bir his ile onlara bildirilmiştir. Nasıl ki bir kuş yaşamının gereklerini ilham ile öğrenir. Onun gibi yaşamında yapması gerekli şeyler de fıtri olarak ilhamen bildirilir.

Bu nedenle canlı hayvanlara zarar veremezler, güçlüyüm diye zayıfı ezemezler. Böyle yapan bir hayvan ya dünyada ya da ahiretin haşir meydanında cezasını çeker. Akil olmadığı için de cehenneme girmezler.

Hayvanlar ilhama nasıl mazhar olurlar?

Hava karardığında bir ağacın dalları arasına saklanan serçelerden, yuvalarına dönen karıncalara, bir kaya parçasının kuytuluklarında gizlenen balıklardan, ormanın izbe bir köşesinde kendine emniyet arayan ceylana kadar her canlıyı sevk ve idare eden ayrı bir âlem. Hepsi bir ilham ile, bir sevk-i kaderî ile geceleyeceği yeri en güzel biçimde belirliyor. Ertesi gün, güneşin ilk huzmelerinin ufukta belirmesiyle birlikte başlayan çeşitli, karmaşık, müthiş bir mesai. Görevlilerin hepsi bir his ile yola çıkar, bir tarafa yönelir, uçar, koşar, yürür, yüzer... Ama hiçbiri nereye gittiğini, saatin kaç olduğunu, kaç saat mesai yapacağını, ne zaman yuvasına döneceğini bilmez. Ama hepsinin de işi mükemmel görülür: İlhamla...

Hayvanlar, kendilerine ilham eden Rablerini, yine ilhamla bilirler. Bir hayvan, kendisinin ne olduğunu, kaç ayağı bulunduğunu, midesini, ciğerini bilmese bile var olduğundan haberdardır. Ve bu varlığı korumak ister. Elinden almaya kalkışırsanız sizden kaçar. İşte kendi varlığını ilhamen bilen ve bundan memnun olan her canlının kalbinde, bilemeyeceğimiz bir keyfiyette, bu ihsana teşekkür duygusu mevcuttur. Evet, kendini bilenin Rabbini de bilmesi gerekir. Bu mânâ, hayvanların hepsinde geçerlidir. Lâkin Rablerini bilişleri de kendilerini bilmeleri gibi, çok cüz’îdir, ama gerçektir.

Göz göze geldiğimiz herhangi bir hayvan, bizim ruh dünyamızı bilmekten ne kadar uzak ise, biz de onun iç âlemini bilmekten o kadar uzağız. Bizim bildiğimiz, onun sadece bedeni ve organlarıdır. Kanında nelerin yüzdüğünü bilsek bile, içinden nelerin geçtiğini bilemeyiz. Öyle ise, iç âlemlerinin cahili olduğumuz canlıların, Rablerini bilmediklerini nasıl iddia edebiliriz?

Hayvanların mahşerdeki durumu nasıl olacak?

Canlıları zîhayat (canlı), zîruh (ruh sahibi) ve zîşuur (akıl ve şuur sahibi) olarak üçe ayırırsak, bitkiler sadece zîhayattır, canlılar içinde yer alır. Hayvanlar ise hem zîhayat, hem de zîruhturlar. İnsanlar, melekler ve cinler ise hem zîhayat, hem zîruh, hem de zîşuurdurlar. Bunların içinde ise insanlar ve cinler mükellef varlıklardır; Allah’ın emir ve yasaklarına uymakla vazifelidirler, hayatları boyu bir imtihana tâbidirler. Ölünce de ya Cennette veya Cehenneme gireceklerdir.

Hayvanlar ise akıl ve şuur gibi kendilerine mes’uliyet yükleyecek duygulardan mahrum olduklarından, günah-sevap, hayır-şer, Cennet-Cehennem gibi mefhumlar onlar için söz konusu değildir.

Tek hücreli varlık olan amipten balinaya varıncaya kadar bütün hayvanlar ruh sahibidirler. Esas itibariyle ruhun kendisi bâkîdir, ölmez, yok olmaz, bozulmaz. Ruhun geçici olarak misafir olduğu vücut ise ölür, dağılır, gider.

Kur’ân-ı Kerimde de açıkça ifade edildiği gibi ruh Cenab-ı Hakkın emri, kudreti ve tasarrufu altındadır. Ruh üzerinde Allah’tan başka hiçbir varlık tasarrufta bulunamaz. Onu yaratmak Allah’a ait olduğu gibi, muhafaza etmek de Allah’a aittir.

Mahşerdeki duruma gelince; esas olarak mahşerde iki sınıf mahlukat diriltilecek, hesaba çekildikten sonra ebedî yurdu belli olacaktır. Bunlar insanlar ve cinlerdir.
Hayvanların durumu ise tamamen farklıdır. Onlar da diriltilecek, mahşer yerine getirileceklerdir. Bu hususta iki âyet meâli şöyledir:

“Vahşi hayvanlar bir araya toplandığında”1 “O öyle bir gündür ki, insan kendi eliyle işlediklerine bakar. Kâfir de, ‘Ne olurdu’ der, ‘ben bir toprak olsaydım.”2

Bu âyetlerin tefsirinde Abdullah bin Ömer, Ebû Hüreyre ve İmam Mücahid’in rivayetlerine göre, Cenab-ı Hak mahşer gününde hayvanları da diriltip huzuruna getirecek, birbirlerinden haklarını alıp ödeştirecek, sonra da onlara, “Toprak olun” buyuracak, sonunda onların hepsi de toprak olacaklardır. Hayvanların bu haline gıpta ile bakan kâfirler, Allah’tan, kendilerini de toprak yapmasını isteyeceklerdir. Fakat insanlar cezasını çekeceğinden hayvan gibi muamele görmeyecektir.

Hayvanlar her ne kadar mükellef varlık olmasalar da onlar da belli nisbette haklaştırılacaklardır. Nitekim bir hadiste Peygamber Efendimiz, “Her hak sahibine hakkını vereceksiniz. Hatta boynuzsuz koyunun boynuzlu koyundan kısas sûretiyle hakkı alınacaktır” buyurarak âhirette hiçbir haksızlığın karşılıksız kalmayacağını bildirirler. Yine hadis âlimlerinin ifadesine göre, karınca karıncadan hakkını alacaktır.3
Bediüzzaman da bu meseleyi şöyle izah eder:
“Gerçi cesetleri fena bulur, fakat ervahları (ruhları) bâki kalan hayvanat mâbeyninde (hayvanlar arasında) da onlara münasip bir tarzda dar-ı bekada mücâzat (ceza) ve mükâfat vardır.”4

Evet, hayvanların ruhu bâki kalacak, Cenab-ı Hak onların ruhunu muhafaza edecektir. Fakat ruh Allah’ın emir ve iradesi altında bulunduğundan nasıl muhafaza edileceğini ancak O bilir.

Hayvanlar arasında dahi hak geçme hususu varsa insanın da hayvan üzerinde hakkı olacaktır. Sebepsiz yere insana zarar veren bir hayvana hesap sorulacaktır. Bu hesaplar mahşerde görülecektir.

1. Tekvir Sûresi, 5.
2. Nebe Sûresi, 40.
3. Elmalılı Hamdi Yazır. Hak Dini Kur'dn Dili, 8:5599.
4. Lem'alar, (Osm.) s. 887.)


www.sorularlaislamiyet.com'dan alınmıştır.

MÜSLÜMANLARIN ZOOLOJİ ALANINDAKİ HİZMETLERİ

***İlke olarak;İslam a göre Bütün bilim dallarını ve bilimlerin yasalarını,evreni yaratan Allah olduğu için Kur an ı Kerim;Evren ve yasalarından genelde ilkesel olarak bahseder;Bazen Detaya girilmesi gereken konularda detaya girer.Bunlardan bahsetmesinin sebepleri;Bunları Allah a inanmada basamak olarak kullanılmasıdır,Zaten düzeyli bir kitaptan beklenen de budur.O halde Kur an a inanırsak,Bilim yapamayız anlayışı yersiz olmakla birlikte ,İlk ayetle insanlar hem evreni hem vücudumuzu araştırmaya sevkedilmiştir.

Bilim ve insan parçaları incelerken ,Evreni ve yasalarını yaratan Allah bütünü görmekte ve bütünle ilgili Kurallardan bahsetmektedir.O halde Islama inanmak insanı bilimden uzaklaştırmak şöyle dursun Allah a inanmanın ve Hakkal yakin imana(Gerçek imana )varmanın ön şartı ,olmazsa olmazı sayılmıştır..Sonuçta Bilim ve yasalarını bilmeyen bir insanın Kur an ı yeterince anlayamayacağını,imanının tatmin olmuş iman olamayacağı ifade edilir.İslam a İnanmak,değişikliğe uğramış dinlerde olduğu gibi bilime engel olmak değil;bilimsel çalışmalara-araştırmaya çabalamaya motorgüçtür.Bunun tersi yorumların İslam ile ilgisi olmadığı gibi Cehaletin ürünüdür.

İslam ,bilim ve kültürü canlı cansız bütün varlık alanıyla ilgili her çeşit bilgiyi araştırmayı konu edinir.Genelde Evreni ve evrendekileri,özelde hayvanları ve enteresanlıklarını bilmenin ,Kişiyi bu düzeni anlamaya ,Oradan Allah ın varlığına götürmesi ve O na ibadete yönlendirmesi bakımından Önemlidir..
Öncelikle İslamın,çok çeşitli hayvan türlerinin yaşadığı geniş bir coğrafyada yayılması,göçebe hayat gereği hayvanlarla sıcak ilişkide olunması,
İslam dininin ve Kur’an ın ,zekat,avcılık,kurban gibi hayvanlarla ilgili ayetlerinin anlaşılması için din hayvan bilimini öğrenmeyi teşvik etmiştir.Yani hayvanları ve özelliklerini bilmenin İbadetin önşartı sayılması
Kur’an ve Sünnette,hayvanların enteresanlıklarından bahsedilmesi ve onlardan insanların öğrenecekleri şeylerin olması vs.. ayetlerin anlaşılması için ,islam bilginleri hayvan bilimiyle uğraşmışlardır.Yani Kur an daki hayvanlarla ilgili ayetlerin anlaşılması Onları incelemeyi zorunlu kılarak teşvik etmiştir.Netekim Kur an da bir çok hayvan isimleri Sure ismi olacak kadar önemsenmiştir.Mesala:Ankebut suresi(örümcek),fil suresi ve Onun özelliklerinden bahsedilmesi,neml(Karınca suresi) ve enterasanlıkları ,Nahl(arı )suresi,Cemel devenin özelliklerinden,hımar(Eşeğin kitaptan anlamaması sesinin çok kötü olmasından bahseden ayetler),Zübab sivrisinekten ve enteresanlıklarından bahseden ayetlerin olması,At ve özelliklerinden,İnek ve özelliklerinden bahseden ayetlerin olması .....vs.Hep Müslümanların bu hayvanları incelemesi gerektiği konusunda bitmez-dinmez teşvikler getirmiştir.
İslam coğrafyasının genişlemesinden dolayı bu yerlerdeki hayvanlarla ilgili bilgilerin kendi dillerine tercüme edilmesi gibi sebeplerden dolayı müslümanlar hayvan bilimiyle ilgilenmişlerdir.

Bu kadar farklı kaynaklardan süzülüp gelen bilgileri,daha sonra kendi araştırmalarıyla birleştirmiş,zooloji ,veterinerlik(baytarlık) gibi hayvanların anatomilerini,çeşitli özelliklerini ve hastalıklarını inceleyen bilimlerden eczacılık-attarlık(Güzel koku edinme),onlardan yararlanma yöntemleri,hayvan duygularını ifade eden ve güzel sanatlara konu edinen bilimler gelişmiş,hayvanlar edebiyata konu olmuş bu alanda bir çok kitap yazılmıştır.(Gül bülbül aşkı vs.gibi)
Ayrıca bu eserlerde,hayvanların fizyolojik,anatomik, bilgileri verilmiş;Onlarla insan,Tabiat Tanrı arasındaki ilişkilerinden söz edilmiştir.Böylece Müslümanlar,Tarihte eşine az rastlanır hayvanlar alemi hakkında zengin bilgi birikimine sahip olmuşlardır.

Müslümanların bu bilime katkılarından anlaşılan odur ki,Müslümanlar ortaçağ karanlığını yaşamamışlardır.Bundan dolayı ortaçağ karanlığı müslümanlar için söylenemez.Çünkü Avrupa nın ortaçağ karanlığından çıkmasına sebep İslam kültürü ve öğretileri olup;İslamın bilinçli ve bilgece yaşandığı dönemlerde hep kaliteli bireyler ve toplulukları ortaya çıkmıştır.Çünkü İslam bilgiyi-birikimi-görgü ve kuralı… teşvik ettiğinden bunlara sahip olanlarda tadına doyulmaz karpuz gibi ortaya çıkar.Görgü-medeniyet-bilim ve nezaketten haberi olmayanlarda bu dinin üstün özellikleri sergilenemez.
Bu alanda kaleme alınan eserlerden örnekler:Cabir bin Hayyam, Kita-bül hayevan(Hayvanların özelliklerinin ve türlerinin anlatıldığı kitap)/El Kindi: Bal arılarının türleri-Kita bül hayl(Atların türleri-özellikleri)/Cahız,Kita bül hayevan adlı eserinde 350 kadar hayvan hakkında bilgi vermiştir.Bu eser sonradan yapılacak hayvanlar araştırmasına kaynaklık yapmıştır./Cafer,Ruh-ül hayevan(Hayvanların psikolojisi) bu eser aynı zamanda hayvanların sosyal yapısını da incelemiştir.
İbn-i Sina,hayvanları incelemiş,Zooloji konusunu anlatırken,bunları tanımanın kişiyi Allah ı tanımaya götüreceği ni söylemiştir.Hayvanlardaki enteresanlıkları bilmenin insana ,Allah ı tanıtacağını söylemiştir.
Tıpta,eczacılıkta,(ilaç yapımında,yılan panzehiri...)attarlık(güzel koku üretmekte)alanlarında hayvanlardan yararlanılmış,ayrıca bu bilgiler kitaplara dökülmüştür.
9.Y.Y. dan itibaren Müslümanlar hayvanat bahçeleri kurmuşlar,bunları bilimsel araştırma amaçlı kullanmışlardır.

İslam dininde,Hayvanları insanların hizmetine verenin Allah olduğu,onlardan yararlanmak gerektiği,onlara sevgi-şefkat gösterilmesinin gereğine değinilmiştir..Peygamberimiz bu konuda şöyle buyurmuştur”Merhamet edene Allah ta merhamet eder,siz yerdekilere merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin”buyurmuştur.Peygamberimizin bu sözü ile,hayvanlara iyi davranılması tavsiye edilmekte,onların aç susuz,bırakılmaması,dövülmemesi,yavrularının alınmaması,zorunluluk harici yavruları olanların avlanılmaması,hedef yapılmaması,yarışma için dövüştürülmemesi,güçlerini aşan yük yükletilmemesi konusunda uyarılar yapılmıştır..”Köpeğe zor şartlarda su veren kadının affedilmesi,kediyi hapsedip açlıktan ölmesine sebep olan kadının cehenneme gideceği”bilgisi,deveye aşırı yük yükleyeni,aç bırakan kimseleri peygamberimizin azarlaması”…vs.Hep İslam dinin Hayvanlara ve haklarına verdiği önemi gösterir.Peygamber efendimiz.(s.a.v.)açlıktan karnı sırtına yapışan hayvanın sahibine , “Allah tan korkmuyor musun?” diye çıkışmıştır.”Koyun sağıcıların, koyunların memelerine zarar vermemesi için tırnaklarını kesmelerinin emredilmesi,” “Yavruları alınmış bir kuş için peygamberimizin çabası ve yavrularını yuvaya koydurması,gene peygamberimizin canlı hayvanı hedef yapmayı yasaklaması,bindiği hayvana beddua eden kadını ikaz etmesi,hayvanların damgalanmasını,kulaklarının yırtılmasını-kesilmesini,onlara hakaret edilmesini,onların dövüştürülmesini,zevk için avlanılmasını,gücünün üzerinde yük yüklenmesini yasaklamıştır.Bunları yapanlara islam tarihinde ceza verilmiştir.Ordu bir savaşa giderken köpek ve yavrularının rahatsız olmaması için Başına nöbetçiler dikip ordunun gidiş yolunu değiştiren gene peygamber efendimizdir.

Bir gün Kuşu ölen çocuğun kapısını peygamber efendimiz çalar ve “Duydum ki kuşun ölmüş başın sağolsun çok üzüldüm”der.Bu İslam peygamberinin Hayvan hakların a verdiği önemi gösterir.

Gene Peygamberimiz “Her ciğer sahibine acımak ve yardım etmek sadaka vermek gibidir”der Hayvan sağanlara Hz. Peygamber: “Nebi (s.a.v) hayvanlara işkence yapanlara lanet etti.” ( Buhari : zebaih : 25 , Ahmet : 4/31-33 ) Abdullah dan naklen: “Resulullah (s.a.v.) bir keçiyi sağmakta olan bir adama uğramıştı, Ona: Ey kişi, sağınca yavrusu için de süt bırak, dedi.” ( N. el Heysemi : M. Zevaid: 8/196 ) “Haksız olarak bir serçeyi öldürenden Cenab-ı Hak kıyamet gününde hesap soracaktır.” ( Darimi :2/11 )
Enes (r.a) naklediyor: “Bir yerde mola verince, hayvanlarınızın istirahatını sağlayıncaya kadar ibadet etmezdik.” ( E. Davud : Cihad : 48 )
Ayrıca kuşların yuvalarının bozulmamasını, yumurta ve yuvalarının alınmamasını da emretmiştir.” ( E. davud : Cenaiz :1 , Buhari : Edebul müfred : 139)
“Hayvan sağanlar,tırnaklarını kessinler, sağım sırasında uzun tırnaklarla hayvanların memelerini kanatmasınlar.” ( Sindi : H.Ala İ. Mace : sayd.12 )
HAYVAN VE KUŞ KORUYUCULUĞU: Görüleceği gibi bu hadisler ve benzerlerinden, Peygamberimizin, hayvanların ve kuşların korunmasını, onlara eziyet edilmemesini, temizlik ve bakımlarının yapılmasını, yaratışlarına uygun işlerde kullanılmasını, fazla yük yüklenmemesini, av yasağı koyarak rastgele eğlence için avlanmamalarını emrettiğini açıkça görüyoruz. Bu sözleriyle ve davranışlarıyla O, bugün ancak sözü edilen hayvan haklarını dile getirmiştir.Bunlardan başka Hz.Peygamberin (s.a.v.) akar ve durgun suların kirletilmemesine, yol ve mahallelerin temiz tutulmasını dair bir çok hadisi de vardır... -Meşhur Muhaddis sufi Süfyani Servi:hayvanları satın alıp,Salı vermesi ile meşhurdur.(Ayan:11/252)
-İ.Rabbani : " …Hayvanlara da sevgi ve şefkatle muamale etmelisin.Çünkü onlar Allah’ın sana emanet ettiği yaratıklardır… " (R.K.Zat:)
-Türk mutasavvıf Sünbül efendi yerine vekil olarak Merkez Efendi'yi atar.Ve de, süs isteyen şeyhine kuru bir çiçek getirmiştir.Nedeni sorulduğunda sebep olarak:…İbadet halindeki yeşil çiçekleri ibadetten alıkoymak istemedim, cevabını vermesini istedi.(Yani Allah ın ona yüklediği görevini yapmaya çaba göstermesini sebep göstermiştir.) -Hz. Ebu bekir savaş esnasında emir buyurur;-Ağaçları sökmeyin,kesmeyin,ihtiyaç hariç hayvanları öldürme öldürmeyin:Tabari:1/1850)

İslam da sadece “zararlılar öldürülür”kuralı gereği zararlı olan,sinek,fare gibi hayvanların öldürülmesine izin verilmiştir. YABANCILARIN GÖZÜ İLE , -Montaigne:Essais:11/206:Türklerin (Osmanlıların) hayvanlar için bile vakıf ve hastaneleri vardı…"
-Guer:M.U.des tures:Camide hastalanan kedi,köpeklerin tedavisine mahsus hastane vardır…" (s.220)
-“Kışın Sivas’ta kuşlara yem vermek için vakıflar yapılmıştı." (Selçuklularda,Sivas:O.Turan)
İLGİLİ AYETLER: En’am:38 : " Yeryüzünde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadı ile uçan hiçbir kuş yoktur ki,sizin gibi sosyal düzeni ölçüsü-belli kurallara göre işleyen düzenleri olmasın.Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.Sonra hepsi,Rablerine toplanıp diriltilip toplanacaktır.."(Geniş açıklama için fizilal)Rahman Suresi 7-9:O Allah Göğü yükseltmiştir ve dengeyi koymuştur...sakın dengeyi bozmayın "


Müslümanlar bilim ve teknikte,Avrupa’dan neden geri kalmışlardır? / Geri kalmamızın sebebi Dindir?Diyenlere bir sunum olmasından dolayı böyle bir konu anlatıldı. Geçmişte İslam ve Müslüman bilginler böyle parlak bir medeniyet ortaya koymuşken bugünküler neden bunu yapamamaktadırlar?İslam dini, eğer bilime engel ise!!Onlara neden engel olmadı?İslam dini neden Avrupa’daki kilisenin yaptığı gibi bilim adamlarını giyotinlere göndertmedi? Bunun yerine bilimsel çalışmayı ibadet olarak kutsallaştırdı!Müslümanların bilim ve teknikte geri kaldığını söyleyenler sadece laf üretiyorlar?İşte bu anlatılanlarda olduğu gibi bizden öncekiler bilim ve sanatta bayrağı olması gereken noktaya taşımışken;Bu bilginlerden sonraki müslümanlar, bilim sanat alanlarında neler yapmışlardır?Ya da,Müslümanların bilimde geri olduğunu söyleyenlere,sorulmalı—peki Siz Ülkenin gelişmesi/ilerlemesi/bilim-kültür medeniyet alanlarında neler yaptınız? ..Ortalığı karıştıranlar kimler?.Şu an bir çok ünlü!! Üniversitemiz varken Kaç tanesi Dünya bilim tarihine ,Orijinal,alanında ilk olacak bir eser,icat kazandırmıştır?!!Ya da dünya çapında bir bilimsel buluşa imza atmışlardır?!Ya da Dünya da Bilimsel çalışmalarda ilk 500 Üniversitenin içine giren bir tane Ünv. Miz var mı?

S.A.
Allah cc ve Peygamberinin dilsiz, yetim, fakir, evsiz, hor ve de zorda diye işaret ettiği kesime riyasız örnekler. İşte güzelim zamane hayvanları. İşte gerçek muhtaçlar. Teşekkürler, teşekkürler, teşekkürler ve Allah razi olsun.

Mükerer fakat çok olmadım sanırım!
Böylesi bir hakka, borca, mükellefiyete hiç kimseler dokunmuyor, değinmiyor. Butlan hükmünde görüyor. Şuuraltılar bile bastırılmış. Herkesler çok rahat ama dayağa dayak, susuz, aç, hasta, evsiz ve uykusuz bıraktırılmaya misliyle kısas geliyor. Herkes affeder ama Şeriat asla. Herkes sus pus. S.A.


Serbest Kürsü

MollaCami.Com