Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
TV'deki imama uymak...
Mısır, Hindistan gibi bazı İslam ülkelerinde camilerde müezzin yerine merkezî sistemle ezan okunduğunu, imam yerine dev TV’ler koymaya başlandığını, merkezî sistem ile namaz kıldıran imama (TV’deki imama) uymaya başlandığını duymuştum.
Hep korkarak aklımdan geçerdi, acaba bu yaygınlaşır biz de görür müyüz, şahit olur muyuz bu bid’atlere diye. Geçen Kurban Bayramı korktuğum başıma geldi.
Başkent “Washington, DC” eyaletinin yanında “Maryland” eyaletinde bir Türk camisi var. Bu camide geçen Kurban Bayramında yeni bir karar alınıp TV ile namaz kılındı.
İmamın namaz kıldırdığı mescide kamera sistemi yerleştirildi. Salı sabahı bayram namazı kılınırken, imam otomatik kameradan çekilip arka binadaki TV’den yayınlandı.
Oradaki TV ekranı en öne konup, cemaat arkasında ona bakarak namazlarını kıldılar. Yani TV “imam” gibi en öndeydi ve arkada cemaat vardı.
Bu olanlar başkent Washington, DC’de görev yapan Türk gazeteciler ve muhabirler tarafından Türkiye’de haberini yapmak için kayda da alındı.
Maalesef her geçen gün buna benzer üzücü hadiselerle karşılaşarak âhir zamanda bulunduğumuzun bir defa daha farkına varıp böyle bid’atlere düşmediğim için kendimin ne kadar büyük bir nimet içinde bulunduğumu anladım.
Bunda ehl-i sünnet alimlerinin kitaplarının büyük payı olduğunu da söylemek zorundayım. Cenâb-ı Hak hepimizi razı olduğu doğru yoldan ayırmasın, dinimizi bozmak isteyenlere de fırsat vermesin!
*********
****
**
*
Araba yoldan çıkınca nerede duracağı belli olmadığı gibi, insan da bid’at felaketine yakalanınca nerede duracağı belli olmuyor.
İlk defa iyi niyetle ortaya atılan,
ezanı hoparlör ile okuma bid’ati işi nerelere götürdü.
Hoparlör önce minareden caminin içine indi, sonra da imamı caminin dışına attı.
Merkezî ezan ile müezzinlere lüzum kalmadığı gibi bu gidişle merkezî
“TV ekranlı” namaz ile imamlara da lüzum kalmayacak.
Yerinde kullanmak kaydıyla tabii ki, teknolojiden istifade edilecek.
Ancak teknolojinin de dinin de kendine mahsus kuralları vardır.
Teknolojide, müspet ilimde değişme, gelişme esastır; dinde ise değişmemezlik esastır.
Bu kurala uyulmazsa, mesela, esası değişmezlik olan din değiştirilmeye, teknolojiye, zamana uydurulmaya çalışılırsa örneğin imam yerine TV ekranı kullanılırsa işte yukarıda bahsettiğim garabetlikler ortaya çıkar.
Din, din olmaktan çıkar, oyuncak haline gelir.
Bunun için dinimiz, dinde değişiklik, dini tabirle “bid’at” üzerinde çok durmuştur.
Peygamberimiz,
“Her bid’at sapıklıktır ve her sapık da Cehennemdedir”
buyurmuştur.
Allahü teâlâ, kullarını, kendisini tanımaları ve ibâdet etmeleri için yarattı. İbadetin nasıl yapılacağını da Peygamberimiz vasıtasıyla kullarına bildirdi. Kullarına bırakmadı. Bir insan, kendi görüşü, anlayışı ile ibadet yaparsa, O’na kulluk yapmamış olur. Resûlullahın bildirdiklerinde eksik veya fazlalık bulmuş olur. Hâlbuki dinde eksiklik olmaz. Böyle yapılırsa daha iyi olur demek, Resûlullahın bildirdiğini beğenmemek olur.
Hadis-i şerifte “İbadetleri bizim gibi yapmayan bizden değildir”
buyuruldu.
Bid’atin bir tehlikesi de tövbe etme durumu olmamasıdır.
Çünkü, bu bid’ati iyi bildiği ve karşılığında sevap beklediği için tövbe etmek aklına gelmez.
Bir hadîs-i şerîfte,
“Bid’at sahibi, bid’atini terk etmedikçe,
Allahü teâlâ ona tövbe etmesini nasîb etmez.”
buyuruldu.
Düsünsenize...,
Secdede elektrikler kesildi,
kalsinlar iki saat öylede akillanirlar belki.
isin mizahi bir yana...,
Allah akil fikir versin!