Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim


Musikinin dindeki yeri

Simanın caiz olduğu ve caiz olmadığı yerler vardır.
Bazıları, kitaplardaki sima kelimesini çalgı olarak
tercüme ettikleri için mubah çalgılar da var zannedilmektedir.

Aşağıdaki yazıların tamamı İslam âlimlerinin kitaplarından alınmıştır.
Nereden alındığı da sonunda yazılıdır.

Kendime ait tek cümle yoktur.

Aletsiz, çalgısız nağmeli sese sima denir.
Çalgı aleti ile birlikte olan insan sesine gına [müzik] denir.
Gına haramdır. (Dürr-ül mearif)

Lokman suresinin 6. âyetindeki lehv-el hadis ifadesini âlimler musiki, çalgı aleti olarak bildirmiştir. İbni Mesud hazretleri yemin ederek lehv-el hadis’ten kasıt, çalgı aleti ve musiki olduğunu söylemiştir. (Tefsir-i ibni kesir, Tefsir-i medarik)

[İbni Mesud gibi büyük bir zata inanmayan cahillere ne denir ki?]

(Mevahib-i aliyye) ismindeki tefsirde, lehv-el hadis âyeti şöyle tefsir ediliyor:
Yalan hikayeler yazarak veya şarkıcı kadınlar tutup herkese ses nağmeleri dinleterek, Kur’an dinlemelerine engel olmaya çalışanlara Cehennem ateşini müjdele!
(Mevâkib tefsiri)

Bir hadis-i şerifte de buyuruluyor ki:
(Üçü hariç, her lehv bâtıldır.) [Deylemi]
Demek ki lehv, bir oyun, bir eğlence, bir çalgı olduğu için böyle buyuruluyor.

Müfessirler, İsra suresinin 64. âyetinde şeytana,
(Vestefziz... bi savtike [Sesinle oynat]) demenin çalgı ile oynat demek olduğunu,
bu âyetin,
her çeşit çalgıyı haram ettiğini bildirmişlerdir.
(Şeyhzade)

Müfessirler Enam suresinin 70. âyetini, (Dinlerini [şarkı ile, musiki ile] oyun ve eğlence haline sokanlardan uzak dur) şeklinde tefsir etmişlerdir.

(Şimdi siz bu söze [Kur’âna] mı şaşırıyorsunuz?
Gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz ve siz gafletle oynuyorsunuz.)
[Necm 59-61]

Medarik tefsirinde entüm samidün ifadesi, (Kur'an okunduğunu işittikleri zaman onu dinletmemek için teganniye [şarkı türkü söyleyerek şamataya] başlarlar, oynarlardı) diye açıklanıyor. İbni Abbas ve Mücahid hazretleri de bu ifadenin şarkı olduğunu söylemiştir. (İgaset-ül-Lehfan)

Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Peygamberin emrine uyun, yasak ettiğinden sakının!) [Haşr 7]
(Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80]

(O Peygamber, güzel şeyleri helal, çirkin, pis şeyleri haram kılar.) [Araf 157]
(O, kendisine vahyedilenden başkasını söylemez.) [Necm 3, 4]

(Aralarındaki anlaşmazlıkta seni hakem tayin edip, verdiğin hükmü tereddütsüz kabullenmedikçe, iman etmiş olmazlar.) [Nisa 65]

(Allah ve Resulü, bir işte hüküm verince, artık inanmış kadın ve erkeğe, o işi kendi isteğine göre, tercih, seçme hakkı kalmaz.) [Ahzab 36]

(Kur'anı sana insanlara açıklayasın diye indirdik.) [Nahl 44]

Şimdi Resulullah efendimiz, yukarıdaki âyet-i kerimeleri nasıl açıklamışsa ona bakalım:

(İlk teganni eden şeytandır.) [Taberani]

(Sesini gına ile yükseltene şeytan musallat olur.) [Deylemi]

(Rahmet melekleri, ceres, [çan, zil, çıngırak] bulunan yere girmez.) [Nesai]
(Rahmet melekleri, köpek ve çan bulunan kafileye yaklaşmaz.) [Müslim, Ebu Davud, Tirmizi]

(Ceres, şeytanın mizmarıdır.) [Müslim, Ebu Davud, Nesai] [Mizmar çalgıdır]

(Şarkıcı kadını dinlemek, yüzüne bakmak haramdır.
Parası da haramdır. Kimin eti haramdan beslendi ise,
ona Cehennem ateşi layıktır.) [Taberani]

(Cenab-ı Hak, zurna, gırnata, ud, def gibi bütün çalgı aletlerini, cahiliyet döneminde tapınılan putları kaldırmamı emretti.) [İ.Ahmed]


!!!!!!!!!!

(Bir zaman gelecek,
ümmetimden bazısı, zinayı,
ipek giymeyi,
içki içmeyi, mizmarı [çalgıyı]
helal addedecektir.)
[Buhari]


!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
!!!!!!!!!!!!!!!!
!!!!!!!!
!!!
!!



(Musiki, kalbde nifak hasıl eder.) [Beyheki]

(Suyun otu büyüttüğü gibi, şarkı, oyun ve eğlence kalbde nifakı büyütür.
Allah’a yemin ederim ki, suyun otu büyüttüğü gibi,
Kur’an ve zikir de, kalbde imanı büyütür.) [Deylemi]

(Rabbim bana içkiyi, kumarı, darbukayı ve şarkı söyleyen kadınları haram kıldı.) [İ. Ahmed]

(Resulullah çalgı aletleriyle para kazanmayı yasakladı.) [Begavi]

(Ümmetimden bazıları, içkilere başka isim vererek içerler.
Şarkıcı kadın ve çalgı aletleriyle eğlenirler.
Allahü teâlâ, onları yerin dibine batırır da domuzlar ve maymunlar kılar.) [İbni Mace]

(Şu beş şey zuhur ederse, ümmetimin helaki hak olur: Birbiriyle lanetleşme, içki içme, ipekli giyme, çalgılar ve erkeğin erkekle, kadının kadınla iktifa etmesi.) [Deylemi, Hâkim]

(Ben, mizmarları [çalgıları], putları yok etmek için de gönderildim.) [İ.Ahmed, Ebu Nuaym, İbni Neccar]

(İblis, yer yüzüne indikten sonra, ya Rabbi bana ev ver dedi. Hamamlar senin evin. Yemek istedi. Besmelesiz yenen yemekler senin denildi. Müezzin istedi. Mizmarlar [çalgılar] müezzinin denildi. Yazıların dövme, hadislerin yalandır. Resulün [elçin] kâhinler, falcılar, tuzağın da kadınlardır.) [İbni Ebiddünya, İbni Cerir]

(İblis, benim kitabım nedir dedi. Senin kitabın dövmedir, içeceğin sarhoşluk veren her içki, sadakatin yalan, müezzinin mizmarlar [çalgılar], mescitlerin de çarşılardır denildi.) [Taberani]

(İki ses, melundur: Nimete kavuşunca [mizmar]çalgı, musibete maruz kalınca feryat.) [Bezzar]

(Allahü teâlânın gazabına sebep olan şeyler: Acıkmadan yemek, uykusu yokken uyumak, tuhaf bir şey olmadan gülmek, musibette feryat etmek, nimete kavuşunca mizmar [çalgı çalmak].) [Deylemi]

(Şarkıcı ve çalgıcı kadınlar çoğalınca, içkiler her yerde içilince, yere batmalar görülecek, gökten taş yağacaktır.) [Tirmizi, Ebu Davud, İbni Mace, İ.Ahmed]

(Şunlar gelmeden önce salih amel işlemekte acele edin. Sefihler başa geçmeden, güvenlik kuvvetleri çoğalmadan, hüküm rüşvetle satılmadan, adam öldürme hafife alınmadan, akraba ziyareti kesilmeden, Kur’an mizmarlardan okunmadan, Kur’anı şarkı gibi okuyanlar öne geçmeden.) [Taberani]

(Kur'an mizmarlardan okunduğu zaman ölebilirsen öl.) [Taberani]

(Kur'anı mizmarlardan [çalgı aletlerinden] okuyanlara Allah lanet eder.) [Müsamere]

(Şu 15 kötü haslet işlendiği zaman ümmetim belaya maruz kalır:
1- Ganimete hıyanet edilince
2- Emanetin ganimet sayılınca
3- Zekat cereme kabul edilince
4- Erkek karısına itaat edince
5- Evlat ana babaya isyan edince
6- Kişi, arkadaşına itaat edince
7- Babaya cefa edilince
8- Toplantılarda yüksek sesle konuşulunca
9- En rezil kimse iş başına geçince
10- Şerrinden korkulan kimseye ikram edilince
11- Her yerde içki içilince
12- Erkekler ipek giyinince
13- Şarkıcı kadınlar çoğalınca
14- Çalgı aletleri yayılınca
15- Sonra gelenler, önceki âlimlere lanet edip onları kötülediği zaman.) [Tirmizi]

(Gözün zinası [harama] bakmak, kulağın zinası [haram şeyleri] dinlemektir.) [Müslim]

İbni Hibban’ın bildirdiği hadis-i şerifte,
Resulullah, develerin boyunlarındaki ceresleri [çanları] çıkarmıştır.
Halbuki çan şehveti tahrik etmez. Çan bulunan yere rahmet melekleri girmiyor.
Artık çalgıyı, çalgı aletlerini siz düşünün.

Şeyh-ul-İslâm Ahmed İbni Kemal efendi hazretleri Kırk Hadis kitabında buyuruyor ki:
(Mizmarları kırmak ve hınzırları öldürmek için gönderildim) hadis-i şerifindeki mizmar, bütün çalgı aletleridir. Bu hadis-i şerif, her çeşit çalgıyı ve domuz eti yemeyi yasak etmektedir.

Hz. Ebu Bekir, iki küçük cariyenin tef çalıp şarkı söylediklerini gördü ve onları azarlayarak “Şeytanın çalgısını mı çalıyorsunuz?” dedi. (Buhari)

İbni Ömer hazretleri, ihramlı bir toplulukta şarkı söyleyen birine,
“Allah senin ibadetini kabul etmesin” dedi. (İbni Ebid-dünya)

Enes bin Malik hazretleri, “En pis kazanç, şarkı ve çalgı aletleriyle kazanılandır” dedi. (İbni Ebid-Dünya)

İbni Abbas hazretleri, “Çalgı aletleri haramdır” dedi. (Beyheki)

Âişe validemiz, bir evde şarkı söyleyen birini görünce ona, “Yazıklar olsun sana. Bu şeytandır, bunu çıkarın dışarı” dedi ve onu çıkardılar. (Buhari)

Fudayl b. İyad hazretleri, “Müzik ve şarkı, zinanın teşvikçisidir” dedi. (İbni Ebid-dünya)

Şeyhü’l İslam Ahmed İbn-i Kemal Paşazade,
Risale-i Münire’de buyuruyor ki:
Cevâhir-i Fetâvâ kitabında (Raks [oyun], şarkı ve çalgı haramdır) diyor. İstihsân kitabında çalgı dinlemenin haram olduğu bildiriliyor. Hidâye kitabının sahibi, (Şarkı söyleyenin şahitliği kabul edilmez) diyor.
Kurtubi’de şarkı söylemek, ney çalmak
ve raks etmek icma ile haramdır deniyor.
Abdülkadir-i Geylani’nin (Raksa helal diyen kâfir olur) fetvasını gördüm. (Vesiletü'n Necat kitabı)

Şeyh Muhammed Rebhami hazretleri buyuruyor ki:
Saz, tanbur, def, ney ve diğer çalgı aletlerini çalmak, Allahü teâlânın emrini tutmamak olur. (Riyad-ün-Nasıhin)

İmam-ı Şarani hazretleri buyuruyor ki:
“Hakim-i Tirmizi’nin Nevadiru’l Usul adındaki kitapta rivayet ettiği hadis-i şerifte Resul-i Ekrem efendimiz, (Her kim şarkı sesine kulak verirse, onun ruhanileri dinlemesine izin verilmez) buyurdu. Oradakilerden biri tarafından, (Ya Resulallah, ruhaniler kimlerdir?) diye soruldu. Resulullah da, (Cennet ehlinin okuyucularıdır) buyurdu. (Muhtasar-ı Tezkire-i Kurtubi)

İmam-ı Birgivi hazretleri buyuruyor ki:
Saz dinlemekten kulaklarını korumalıdır. (Risale-i Birgivi)

Mezhepsiz İbni Teymiye bile,
“Şarkı ve müzik, şeytani duyguları harekete geçiren en etkili unsurlardan biridir” demiştir. (Mecmu-ul Fetava)

Şarkı, Kitap ve Sünnetle yasaklanmıştır. (İmam-ı Kurtubi)

Şarkı ve müzik aletlerinin haram olduğu konusunda icma vardır. (İbni Salâh)

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
İmam-ı Ziyaeddin-i Şami, Mültekıt kitabında (Hiçbir âlim, teganniye mubah demedi) buyurdu.(m. 266)

Kur'an-ı kerimi musiki perdelerine uydurarak okumak haramdır. (Bezzâziyye)

Çalgı çalmanın haram olduğu, icma ile bildirildi. (Makamat-ı Mazheriyye)

Çalgı çalarak veya oyun arasında Kur'an okuyan kâfir olur. (Tergib-üs-salât)

İmam-ı Münavi hazretleri (Nikahı herkese duyurun! Bunun için de, camide yapın ve def çalın) hadis-i şerifini açıklarken, (Mescitlerde def çalınmaz. Hadis-i şerif, mescid dışında çalınmasını, mescitte yalnız nikah yapılmasını emrediyor) diyor. (Hadika)

Camide def çalmak günah olunca, başka çalgının camide çalınması hiç caiz olmaz.
Kadınların düğünlerde def çalması caizdir. (Redd-ül Muhtar)

Şimdiki tarikatçıların yaptıkları gibi, dönmek, dümbelek, ney, saz çalmak haramdır. (Tahtavi şerhi)

Teganni ile okuyan bir imamın arkasında kılınan namazın iadesi gerekir. (Halebi)

Kur’an-ı kerimi, Arap şivesine uygun, tecvid ile ve güzel ses ile okumalıdır. Ebu Davud’daki hadis-i şerifte, (Kur'anı güzel sesle okuyun) buyuruldu. Yani "Allah’tan korkarak okuyun" demektir. Bu da, tecvid ilmine uyarak okumakla olur. Yoksa, harfleri, kelimeleri değiştirerek, manayı, nazmı bozarak teganni ile okumak haramdır. (Berika)

Teganni haramdır. (Tıbb-ün-nebevi)

Kur’an-ı kerimi teganni ile okumak ve dinlemek haramdır. Burhâneddin-i Mergınânî buyurdu ki:
Kur’an-ı kerimi teganni ile okuyan hafıza, ne güzel okudun diyen kimsenin imanı gider. Tecdîd-i iman gerekir. Kuhistânî de, böyle yazmaktadır. (Dürr-ül-müntekâ)

İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki:
Eğlence veya para kazanmak için başkalarına şarkı söylemek, sözbirliği ile haramdır. Çalgı ile raks etmek büyük günahtır. Sıkıntısını gidermek için kendi kendine şarkı söylemek günah değildir. Çalgı olarak, yalnız kadınların düğünlerde def çalması caizdir. (Redd-ül-Muhtar)

Fısk ve içki içilen yerlerde çalgı çalmak ve bunu dinlemek haramdır. Resulullah çobanın kavalını işitince, parmakları ile mübarek kulaklarını kapadı ise de, yanında bulunan Abdullah bin Ömer’e kulaklarını kapamasını emretmedi. Bu da, elde olmadan duymanın haram olmadığını göstermektedir. Çalgıyı, içki, oyun ve kadın bulunan yerlerde keyif için çalmak haramdır.
Bayramda, savaşta, hac yolunda, sahurda, düğünlerde ve askerlikte davul çalmak da caizdir. [Okullarda, millî ve siyasi toplantılarda bando, mızıka, mehter marşı çalmak caizdir.] (Hadika)

Def, tambur ve her çeşit çalgıyı evinde, dükkanında bulundurmak, kendisi kullanmasa bile, satmak, hediye etmek, ariyet veya kiraya vermek günahtır. (Berika)

Tasavvuf müziği diye bir şey yoktur. Müzik, nefsin gıdası, ruhun zehirdir, kalbi karartır. (Dürr-ül mearif)

İlahileri çalgı ile, ney çalarak okumak bid'attir. Harama helal diyen ve haramı ibadete karıştıran kâfir olur.

İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
Resulullah efendimiz, geldiği bir evde,
küçük zenci kızları [cariyeler] def çalıp şarkı söylüyorlardı.
Şarkıyı bırakıp, Resulullahı övmeye başladılar. Resulullah efendimiz,
(Onu bırakın, oyun arasında beni övmeyin. Beni övmek [mevlid, ilahi] ibadettir. Eğlence, oyun arasında ibadet caiz değildir) buyurdu. (K. Saadet)

[Bazıları, bu hadis-i şerife istinaden kadınların şarkı söylemesinin ve çalgının caiz olduğunu söylüyorlar. Şarkı söyleyenler cariye idi. Cariyenin avret yeri erkeğinki gibidir. Sesi de avret değildir. Hür kadınların sesi de avrettir, saçları kolları da avrettir. (Hadika, Berika)]

Her çeşit çalgı dinlemek haramdır. (Fetava-i Bezzaziyye, Hadika, Ahlak-ı alaiyye)

Müzik bütün dinlerde büyük günahtır. (Dürr-ül-münteka)

İncilin yasakladığı müziği, sonradan papazlar Hıristiyanlığa soktu. (Mevahib-i ledünniyye şerhi Zerkani)

***************************************************************************
Müzik kelimesi, yunanlıların büyük putları olan Zeüs’ün kızları sayılan Mousa (Müz) denilen 9 heykelin adından hasıl olmaktadır.
Bozuk dinler, kalbleri ve ruhları besleyemediği için,
müziğin, her çeşit çalgı sesinin nefslere hoş gelmesi,
nefsleri beslemesi ruhani tesir sanıldı.

Bugünkü batı müziği, kilise müziğinden doğdu.
Bugün yeryüzünü kaplayan bozuk dinlerin hemen hepsinde,
müzik, ibadet halini almıştır.

Müzik ile, her çeşit çalgı ile nefsler keyiflenmekte, şehvani, hayvani arzular kuvvetlenmektedir.
Ruhun gıdası olan, kalbleri temizleyen ve nefsleri ezip, haramlara olan arzularını yok eden, ilahi ibadetler unutulmaktadır.

Müzik, her çeşit çalgı, insanları, alkolikler ve morfinmanlar gibi gaflet içinde, uyuşuk yaşatmaktadır. Böylece, nefsleri azdırarak, sonsuz saadetten mahrum kalmasına sebep olmaktadır. İslam dini, insanları bu felaketten korumak için, müziği kısımlara ayırmış, zararlı olanlarını haram kılmış, yasak etmiştir.

Allah sizlerden razi olsun bizleri aydinlattiginiz için. Ama yeterli deyil suanda handi tv kanallarini açarsan müziksiz bir zaman gectigini zannezmiyorum. sizlerde tv kanallarinda konusacaksiniz Birkac müslüman kanallari var ilahi adi altinda onlarda tabiri caizse yesil pop söylüyorlar.

Bilvesile Selamve Hürmetler

Kardeş herşeye iyice baktınız mı yazılarını aldığınız şahsiyetlerin çoğunun isimlerini ilk kez görüyor ve merak ediyorum bana bir açıklama bu şahıslar hakkında bilgi verirsen çok sevinirim. Birde imam-ı Gazali Hz.lerinden alıntı yapmışsınız inşallah iyice okumuş ve ona göre alıntı yapmışsınızdır. Sadece Ayetleri göstermiş olsa idiniz bence yazınız daha dikkat çekici olurdu kanısındayım Beni bağışlayın sizi üzmek istemiyorum.

Ehl-i Sünnet Alimlerinin isimleri müslümanlarca bilinmez oldu.

Dinde reformcular,mezhepsizler,din cahilleri,filozoflar "müctehid" "müceddid"
"asrımızın en büyük islam alimi" diye bilinir oldu.

İslamiyetde tek kaynak kur'an-ı kerim değildir.
Kur’an, Sünnet, icma ve kıyas olarak 4 kaynak vardır.
Yazı da bu kaynakları içeriyor.

(Onlar, ağızları ile Allah’ın nurunu [Kur’an, Sünnet, icma ve kıyastan meydana gelen Allah’ın dinini] söndürmeye yelteniyorlar. Halbuki kâfirler istemeseler de, Allah nurunu [dinini] tamamlayacaktır.) [Saf Suresi ayet:8]

**********
****
**
*
Şimdi bu yazıda adı geçen kişi ve eserleri tanıyalım:

Kurtubi’de şarkı söylemek, ney çalmak
ve raks etmek icma ile haramdır deniyor.


KURTUBÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ebû Abdüllah Muhammed bin Ahmed,
Endülüs âlimlerinin büyüklerindendir. Ensâr-ı kirâm sülâlesindendir. 1272 de
vefât etdi. Mâlikî mezhebi âlimlerindendir. (Câmi’ul-ahkâm) adındaki tefsîri ve birçok
kıymetli eserleri vardır. Abdülvehhâb-ı Şa’rânî, bunun (Tezkire) kitâbını ihtisar etmiş,
(Muhtasar) ismini vermişdir.

*****

Lokman suresinin 6. âyetindeki lehv-el hadis ifadesini âlimler musiki, çalgı aleti olarak bildirmiştir. İbni Mesud hazretleri yemin ederek lehv-el hadis’ten kasıt, çalgı aleti ve musiki olduğunu söylemiştir. (Tefsir-i ibni kesir, Tefsir-i medarik)

NESEFÎ ABDÜLLAH “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ebülberekât Hâfızüddîn
Abdüllah bin Ahmed, Hanefî fıkh âlimidir. 1310 da Bağdâdda vefât etdi. (Vâfî)
ve bunun şerhı (Kâfî) ve (Kenz-üd-dekâik) kitâbları ve (Medârik) tefsîri ile (Menâr) adında üsûl-i fıkh kitâbı meşhûrdur. Ömer Nesefînin (Manzûme)sini şerh edip,
(Müstasfâ) adını vermişdir


*******
(Şarkıcı kadını dinlemek, yüzüne bakmak haramdır.
Parası da haramdır. Kimin eti haramdan beslendi ise,
ona Cehennem ateşi layıktır.) [Taberani]



TABERÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Süleymân bin Ahmed Taberânî, hadîs
âlimidir. Şâmda Taberiyyede hicri 260 da doğdu, 360 da orada vefât etdi.
(Kebîr), (Evsat) ve (Sagîr) hadîs kitâblarını yazmak için, otuzüç sene, Irâk, Hicâz,
Yemen, Mısr ve başka yerleri dolaşdı.



***********************
İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki:
Eğlence veya para kazanmak için başkalarına şarkı söylemek, sözbirliği ile haramdır. Çalgı ile raks etmek büyük günahtır. Sıkıntısını gidermek için kendi kendine şarkı söylemek günah değildir. Çalgı olarak, yalnız kadınların düğünlerde def çalması caizdir. (Redd-ül-Muhtar)


İBNİ ABİDİN: Seyyid Muhammed Emin bin Ömer bin Abdulaziz fıkıh âlimlerindendir. 1784 de Şam’da doğup, 1836 da orada vefat etti. Mevlana Halid-i Bağdadi hazretlerinin sohbeti ile şereflenerek kemale geldi. O vilayet güneşinin Şam’da cenaze namazını bu kıldırdı. Çok kitap yazdı. Dürr-ül-muhtara yaptığı haşiyesi beş cilt olup, Redd-ül-muhtar adı ile, birkaç defa basılmıştır. Hanefide en sağlam fıkıh kitabıdır.


*****************************************

Şimdiki tarikatçıların yaptıkları gibi, dönmek, dümbelek, ney, saz çalmak haramdır. (Tahtavi şerhi)

TAHTAVİ: Ahmed bin Muhammed bin İsmail, Kahire’de Hanefi müftisi idi. 1815 de vefat etti. Dürr-ül-muhtara ve Merakıl-felaha haşiyeleri basılmıştır. Dürr-ül-muhtar haşiyesini Ayntablı Abdurrahim efendi, arabca'dan türkçeye tercüme etmiş ve basılmıştır.

*********************************

Çok harika bir araştırma!
Allah(cc) ecrinizi bol ve daim eylesin versin.Amin..........

LÜTFEN AMA LÜTFEN ALLAH'IN AYETLERİNİ OLDUĞU GİBİ YAZIN!!!!!!!!

KUSURA BAKMAYIN BELKİ SİZ FARKINDA OLMADAN YAPIYORSUNUZ AMA BUNU BİLİNÇLİCE YAPANLAR VAR.

MESELA İSRA:64 DEDİĞİNİZ GİBİ DEĞİL..............İYİCE ARAŞTIRABİLİRSİNİZ..............

BAZI ARAŞTIRMALAR EKSİK KALINCA BAKIN NELER OLUYOR?:::
LOKMAN:6
İnsanlardan bazısı var ki, halkı bilgisizce ALLAH'ın yolundan saptırmak ve onu hafife almak için temelsiz HADİSlere sarılırlar. Onlar için aşağılayıcı bir azap vardır.
AHZAP:53
Ey inananlar, peygamberin evine, yemeğe çağrılmadan girmeyin. Öyle bir çağrıyı da beklemeyin. Çağrıldığınız vakit girebilirsiniz. Yemeği yedikten sonra ayrılıp dağılın. HADİSlere (sözlere) dalmayın. Bu durum peygamberi üzüyor; ancak size bildirmekten utanıyordu. ALLAH gerçeği bildirmekten çekinmez. Onun hanımlarından bir şey istediğinizde onu bir perde ardından isteyiniz. Bu sizin kalbiniz ve onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır. ALLAH'ın elçisini üzmemelisiniz ve ondan sonra onun eşleriyle asla evlenmemelisiniz, zira bu, ALLAH katında pek büyük bir günahtır.
CASİYE:6
Bunlar, sana gerçek olarak okuduğumuz ALLAH'ın ayetleridir. ALLAH'tan ve ayetlerinden başka hangi HADİSe inanıyorlar?
MÜRSELAT:50
Artık bundan sonra hangi hadise (söze) inanırlar?


BİLMEDİKLERİNİZİ ALLAH'A VE PEYGAMBERİMİZİN ÜZERİNE ATMAYIN.............

MUGEALANYA sen zaten "Mesih" başlıklı yazıya eklediğin yorumla Hazret-i İsa'nın kıyamete yakın gelmesine inanmadığını ifade etmişsin.
Yani ehl-i sünnet itikadında OLMADIĞINI beyan etmişsin.

Demişsin ki:MESELA İSRA:64 DEDİĞİNİZ GİBİ DEĞİL..............İYİCE ARAŞTIRABİLİRSİNİZ..............
Bunu biz demiyoruz zaten Ehl-i Sünnet alimlerinden naklediyoruz.
Eğer onlara dil uzatmanın peşindeysen onun yeri burası değil.

Din zaten mealden öğrenilmez.
Hele senin takip ettiğin yanlış tercüme edilmiş meallerden
dinini öğrenmeye kalkanlara yazık oluyor....

Casiye ayet 6:
İşte bunlar, Allah’ın âyetleridir. Onları sana gerçek olarak okuyoruz. Artık Allah’tan ve O’nun âyetlerinden sonra hangi söze inanacaklar?

Sen burdaki "söz" kelimesini kendi küçük kafana göre neden "hadis" kelimesiyle
değiştiriyorsun?
Çünkü sen 19'cular denen sapıkların mealini veya başka türlü sapıtmışların mealini okuyorsun.Çünkü diğer meallerde böyle tercüme yok!

Tefsir, kelam-ı ilahiden murad-ı ilahiyi anlamak demektir.

Tefsir için gereken 15 ana ilimden birisi (Kalb ilmi)dir. Allahü teâlânın rasih ilimli âlimlere vasıtasız olarak ihsan ettiği bu kalb ilmine Mevhibe de denir. Bir kimse diğer 14 ilmi bilse, mevhibeye sahip olmazsa tefsiri muteber olmaz. Yaptığı tefsir kendi görüşü olduğundan Cehennemde azaba düçar olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:


(Kur'andan kendi aklı ile, kendi düşüncesi ve bilgisi ile mana çıkaran kâfirdir!) [Mek. Rabbani]



Yani kendiliğinden verdiği mana doğru olsa bile meşru yoldan çıkarmadığı için hata olur. Verdiği mana yanlış ise imanı gider.



Kur'an-ı kerim, hiçbir dile, hatta Arapçaya bile tercüme edilemez. Her hangi bir şiirin kendi diline bile tam olarak tercümesine imkan yoktur. Hadis-i şeriflerde de durum aynıdır. Hadis kitaplarından hadis nakletmek için hadis âlimlerinden icazet almak gerekir. (Berika c.1)



Hadis-i şerifleri ve âyet-i kerimeleri, hadis kitaplarından ve Kur'an-ı kerimden değil, hakiki İslam âlimlerinin kitaplarından nakletmelidir. Mesela, (İhya’daki hadis-i şerifte) veya (Mektubat’taki âyet-i kerimede buyuruluyor ki...) diyerek nakletmek gerekir.



Peygamber efendimiz bir gün, bir âyetin manasını Hz. Ebu Bekir’e anlatırken, orada bulunan Hz. Ömer, yapılan izahtan hiçbir şey anlamamıştır. Halbuki hadis-i şerifte (Eğer benden sonra Peygamber gelseydi, Ömer Peygamber olurdu) buyuruldu. Böyle yüksek olduğu ve arabiyi çok iyi bildiği halde, Hz. Ömer Kur'an-ı kerimi değil, tefsirini bile anlayamadı. Kur'an-ı kerimin manasını yalnız Muhammed aleyhisselam anlamış ve hadis-i şerifleri ile bildirmiştir. Hadis-i şerifler Kur'an-ı kerimi, mezhep imamları hadis-i şerifleri, İslam âlimleri de mezhep imamlarının sözlerini açıklamışlardır. Kur'an-ı kerimde, namazların kaç rekat olduğu, bayram ve cenaze namazlarının nasıl kılınacağı, zekat nisabı, orucun ve haccın farzları ile hukuk bilgileri açıkça bildirilmemiştir.



Fıkıh bilgilerini, İslam âlimleri, âyet-i kerimelerden ve hadis-i şeriflerden çıkarmışlardır. Bu bilgiler ancak fıkıh kitaplarından öğrenilir. Fıkıh kitapları varken, din bilgilerini tefsirlerden öğrenmeye kalkışmak nafile ibadet olur. Farz-ı ayn olan fıkıh kitaplarını okumayı bırakıp, nafile olan tefsir okumak caiz değildir. Zaten müctehid olmayanların, tefsirden fıkıh bilgisi öğrenmesi imkansızdır. Cehenneme gidecekleri bildirilen yetmişiki fırkanın âlimleri, tefsirlerden yanlış mana çıkardıkları için sapıtmışlardır. Âlimler sapıtınca, âlim olmayanların tefsir, okuması felaket olur. (Hadika)



Türkiye’de Kur'an tercümesi modası, Misak adında bir Ermeni tarafından başlatılmıştır. Gençlerin önüne Kur'an tercümelerini sürerek, "Öz Türkçe Kur'an okuyunuz, yabancı dil olan Arapça Kur'anı okumayınız!" demesi bu millete ihanetten başka bir şey değildir.



Kur’an-ı kerim Tercümeleri Sempozyumu
’nda 1500’den fazla Kur'an-ı kerim tercümesi incelenmiş birbirini tutmayan hükümler görülmüştür. Bunun hakiki sebebi, naklin esas alınmayışıdır. Kur'an-ı kerimin hakiki manasını öğrenmek isteyen bir kimse, din âlimlerinin kelam, fıkıh ve ahlak kitaplarını okumalıdır.

(CÂSİYE suresi 6. ayet) (Resmi:45/İniş:65/Alfabetik:15)

تِلْكَ آيَاتُ اللَّهِ نَتْلُوهَا عَلَيْكَ بِالْحَقِّ فَبِأَيِّ حَدِيثٍ بَعْدَ اللَّهِ وَآيَاتِهِ يُؤْمِنُونَ

Tilke ayatüllahi netluha aleyke bil hakk fe bi eyyi HADİSim ba'dellahi ve ayatihi yü'minun

İŞTE ELEŞTİRDİĞİNİZ MEALİN ARAPÇASI

Evladım,hadis diye bir kelime buldun diye çok sevindin herhalde.
Ne yazık ki hadis=söz demek zaten.

FIRTTIX AZ ÖNCE BANA BUNU YAZDINIZ:Sen burdaki "söz" kelimesini kendi küçük kafana göre neden "hadis" kelimesiyle
değiştiriyorsun?

BENDE CEVABEN ARAPÇASINI YOLLADIM BU SEFERDE KENDİNİZLE ÇELİŞTİNİZ

Ahmaklığını ilan etmek için bu kadar uğraşmaya gerek yok,evladım.
senin niyetin başka.....
Sen "hadis" derken zoraki bir anlam çıkararak "hads-i şerif"leri kast ediyorsun.

hadis kelime anlamı olarak "söz " demek.

Hadis-i Şerif=Dini bir terimdir.
ve anlamı şudur:
Peygamber efendimizin mübârek sözleri, işleri ve görüp de mani olmadıkları şeyler.
Uydurduğu bir süzü, hadîs olarak söyleyen kimse, Cehennem'de azâb görecektir.
(Hadîs-i şerîf-Buhârî)

Hadîs-i şerîfleri, sahîh (doğru) veya bozuk olduğunu bilmeden söylemek, sahîh olsa bile,
günâh olur. Böyle kimsenin hadîs-i şerîf okuması câiz olmaz. Hadîs kitablarından hadîs
nakletmek için hadîs âlimlerinden icâzet (diploma) almış olmak lâzımdır. (Muhammed
Hâdimî)

İmâm-ı Buhârî'nin rivâyet ettiği (naklettiği, bildirdiği) bir hadîs-i şerîfte şöyle buyruldu:
İçinizde en sevdiğim kimse, huyu en güzel olandır.

Bir kimse ki, Kur'ândan, hadîsten anlamaz,
Cevâb vermemek gibi, ona cevâb bulunmaz.
(Şeyh Sa'dî)

İŞTE BEN BU HADİSLERE BİAT ETTİM.
BUNLARA İNANAMIYORSANIZ KENDİNİZ AÇIN VE BU KİTAPLARI OKUYUN SAYFA NUMARALARI YAZILIDIR

Allah’ın elçisinden sözlerini yazmak için izin istedik, bize izin vermedi.

Tirmizi, Es Sunan, K. İlm 11

Biz hadis yazarken Hz. Peygamber yanımıza geldi ve “Yazdığı-nız şey nedir?” dedi. “Senden işittiğimiz hadisler” dedik. Hz. Peygamber: “Allah’ın kitabından başka kitap mı istiyorsunuz? Sizden evvelki milletler Allah’ın kitabı yanında başka kitaplar yazdıkları için yoldan çıktılar.”

El Hatib, Takyid 33

Ey insanlar ateş tutuşturuldu ve karanlık gecenin parçaları gibi fitneler yakınlaştı. Allah’a yemin ederim ki aleyhimde tutunacak bir şeyiniz yoktur; Kuran’ın helal kıldıkları dışında bir şeyi helal kılma-dım. Kuran’ın haram kıldıkları dışındakileri de haram kılmadım.

İbni Hişam Siret 4 sayfa 332

Allah bazı farizalar vazetmiştir, onları aşmayın. Bazı hadler koymuştur, onlara yaklaşmayın. Bazı şeyleri haram kılmıştır, onları yapmayın. Bazı şeyleri de unutmaksızın size rahmet olması için ha-tırlatmamıştır, onları da araştırmayın.

Mahmud Ebu Reyye, Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması, sayfa 403

Allah’ın kitabında helal kıldığı helal, haram kıldığı haramdır. Hakkında sustuğu ise serbesttir. Allah’ın serbest bıraktıklarını kabul edin ve bilin ki Allah hiçbir şeyi unutucu değildir.

Ebu Davud K. Etime 39/Tırmizi K. Libas 6 İbni Mace K. Etime 60/ El-Müracaat sayfa 20

Peygamber’imiz Medine’ye geldiğinde Medineliler hurmayı aşılıyorlardı. Peygamber’imiz “Ne yapıyorsunuz?” diye sordu. Onlar “Biz bunu yapardık.” dediler. Peygamber’imiz “Belki yapmazsa-nız daha iyi olur.” dedi. Onun sözüne uyarak bu işlemi terk ettiler de hurma ürün vermez oldu. Bu durumu Peygamberimiz’e hatırlat-tıklarında kendilerine şöyle buyurdu: “Ben ancak bir insanım. Size dininizle ilgili bir şeyi emrettiğimde onu alın. Kendi görüşümden bir şeyi emrettiğimde ise ben ancak bir insanım.”

Müslim, K. Fazail 140 / İbni Hanbel 3/152

“Bilin ki; Kuran’dan başka bir şey eken, ektiğini biçerken belalara uğrar. Artık siz de O’nu ekin, O’na uyun. Rabbinize O’nu delil edin, nefislerinize O’nu öğütçü yapın. Kendi reyleriniz O’na uymazsa reylerinizi (yorumlarınızı, seçiminizi) töhmetleyin, dilekleriniz O’na aykırıysa dileklerinize hıyanette bulunun.”

Nehcül Belağa sayfa 55

Daha birkaç dakika önce haşa Allah-u Tealanın "hadis-i şeriflere" uymayın buyurduğunu
iddia eden sen,
şimdi kalkıp ben bu hadislere biat ettim diyorsun.

Kendinle çelişiyorsun!

Peki dediğin hadis-i şeriflere biat ediyorsun da diğer hadislere niye biat etmiyorsun?
Onların suçu ne?

Evladım,niyetin ne? Sen asıl onu söyle....

ÜZGÜNÜM AMA BENİM YAZDIĞIM ŞEYLERİ OKUMADAN BANA YARGIDA BULUNUYORSUNUZ.

LÜTFEN YAZDIKLARIMI TAMAMİYLE OKUYUN NE DEMEK İSTEDİĞİMİ ANLAYACAKSINIZ

HADİSLER HADİSLERİ YARGILIYOR ORDA DİKKAT EDERSENİZ
(BİAT KELİMESİ İRONİK MANADA KULLANILMIŞTIR)

Niyetini güzelce ortaya koydun.

Az sonra ayetler de birbirini yargılıyor dersin sen....

Hadis-i şerifler Kur'an-ı kerimi açıklar. Mezhep imamları hadis-i şerifleri açıklamıştır. Din âlimleri de, mezhep imamlarının sözlerini açıklamışlardır. Tahareti, namazların kaç rekat olduklarını, rüku ve secdelerde okunacak tesbihleri, bayram ve cenaze namazlarının nasıl kılınacağını, zekat nisabını, orucun ve haccın farzlarını Kur'an-ı kerimden çıkarmak mümkün değildir.Hadis-i Şeriflerin de sadece tercümelerini okuduğunda sana çelişki varmış gibi gelebilir.


Müzik ve Ilahiler

MollaCami.Com