Bölümler | Kategoriler | Konular | Kitaplar | İletişim
Alkollü Gazozlar ve Usta Provokatörler!
aslında konu o kadar karışık değil,
sadece karıştırılmak isteniyor.......
Gazozun helal olma nedeni içine az miktarda alkol katılması değildir.
Neden helal olduğu önceki yazılarda anlatıldı.
Yoksa bir bardak su alıp içine 0,0005 cc bile şarap katarsak bu sıvı helal olmaz.
Bu ehl-i sünnet alimlerinin kitaplarınca sabittir.
Kefir de kımız gibi fermantasyonla oluşur,
Kefirin meydana geldiği fermentasyonun oluşumunda,laktikasit bakterileri ile mayalar birlikte hareket ederler.Kefirde bulunan fermentasyonlar sonucu laktozdan asit(örn.laktik asit,oksalik asit,keto glutarik asit) ve bazı volatil(uçucu)bileşiklerin(uçucu yağ asitleri)yanısıra,alkol ve karbondioksit meydana gelir....
Kımız, benzeri süt ürünleri gibi, belirli bir mikroorganizma topluluğunun faaliyeti sonucunda meydana gelir. Bu topluluk süt asidi bakterileri (Lactobasillus bulgaricus, streptococcus) ve mayalardan (torula kumys) ibârettir. Bu mikroorganizmalar aşılandıkları sütte süt şekerine etki yaparak asit, alkol ve CO2 çıkarırlar. Açık kaplarda yapıldığı için îmâl sırasında CO2’nin çoğu uçar. Alkol miktârı kefirden çoktur.Asit ikisinde de aynıdır.
Birada fermentasyon sonucu alkol şöyle meydana gelir:
Bira yapmak için, arpalar ıslanıp bir hafta bırakılınca filizlenir. Bu sırada "amilaz" denilen maya da ürer.Filizlerin uzunluğu arpa boyuna yaklaşınca arpalardan koparılıp ayrılır. Arpalar kurutulup un yapılır. Bu una "malt" denir. Malt, sıcak su ile karıştırılıp bırakılınca, içindeki amilaz, nişastayı mayalayarak parçalar. Maltoz denilen şekere çevirir.
Bu şekerli sıvıya şerbetçiotu çiçekleri konulup kaynatılır. Bu ot, biraya koku verir ve berrak yapar.Soğutulup içine bira mayası konur. Bu maya maltoz şekerini mayalayarak parçalar; alkole çevirir. Bira meydana gelir. Çeşitli biralarda yüzde iki buçuk ile beş arasında alkol bulunur.
Çok eski yıllardan beri özellikle Rusya’nın Kafkasya bölgesinde yapılan, bugün ise Avrupa ve Amerika ülkelerinde ticârî maksatla îmâl edilen süt asidi ve alkol fermantasyonu yardımıyla yapılan köpüklü, koyu kıvamlı (yoğurt kıvamında), hafif ekşimsi bir içkidir kefir.
Eski Orta Asya’da çok kullanılan kefire, günümüzde bilhassa Kafkasya’da rastlanmaktadır. Kefir,beyazımtrak renkte, karnıbaharı andırır şekilde ve genellikle bezelye veya fındık büyüklüğündetânelerden meydana gelmiştir. Kefir tânesinde; torula mayaları, sacharamyces kefir, streptococcus cremoris, betabacterium caucasium gibi mikroorganizmalar bulunur. Bunların faaliyeti sonucu süt asidi, etil alkol ve karbondioksit meydana gelir.
Kefir tânesi içerisinde bulunan mikroorganizmalardan
bâzıları süt şekerini parçalayarak süt asidi hâsıl ederler ve süt pıhtılaşır. Mikroorganizmalardan bazıları ise karbondioksit ve etil alkol meydana getirirler.
Fermantasyon sonucu kefir adı verilen hafif ekşimsi,köpüklü, alkollü ve yoğurt kıvamında bir süt içkisi ortaya çıkar. Kefir yapımında inek, koyun, keçi,
manda sütleri yağlı veya yağsız olsun kullanılabilir.
Kefirin bileşimi şöyledir:
Su: % 88-89
Süt asidi: % 0,8-0,9
Etil alkol: % 0,6-1,1
Süt şekeri-laktoz: % 1,7-2,7
Kazein: % 2,5-2,9
Mineral Maddeleri: % 0,6-0,8
Albümin: % 0,1-0,3
Yağ: % 2,8-3,3
Kefirin yapısının laboratuvar araştırmaları sonucunda insan sıhhatine zararlı olduğu anlaşılmıştır. Süt unsurlarının fermantasyon esnâsında değişikliğe uğraması ile amino asitler, galaktoz, süt asidi, etil alkol antibiyotik etkili maddeler ve tat-koku gibi maddeler teşekkül etmektedir.
Çeşitli yayınlarda kefirin iştahsızlık, uykusuzluk, verem ve böbrek hastalıklarında, bronşit ve astımda,ekzema tedâvisinde kullanıldığı belirtilmektedir.
Ancak bâzı hastalarda tam tersi olan sonuçlar hâsıl etmekte ve ihtivâ ettiği çeşitli maya ve alkolden dolayı zararlı olmaktadır.
Kalp hastalarına ise, içindeki yüksek karbondioksit miktarı sebebiyle kefir içmeleri tavsiye edilmemektedir.
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
Kefir, alkollü olması sebebiyle kımız ve bira gibi bir içkidir.
!!!!!!!!!!!!!
İslâm âlimlerinden İmâm-ı Muhammed
buyuruyor ki:
“Müselles olan içki yâni gaz kabarcıkları çıkmadan, köpürmeden önce ısıtılıp üçte ikisi
uçup geriye kalan kısmı tadı keskin olmuş ise, sarhoş etmeyecek kadar az içilmesi de haram olur,
içilmesi doğru olmaz.”
Onun için kefir de, bu cins içkiler arasında sayılmaktadır.
İslâm âlimlerinden İmâm-ı Muhammed'in sözünü tekrarlıyalım:
".................sarhoş etmeyecek kadar az içilmesi de haram olur"
"Gazoz, kola, boza ve kefirde, çoğunun içilmesi durumunda sarhoş etme özelliği-tesiri yoktur. Bunlarda temiz olan kısım yani su çok, içinde oluşan veya aromasını-hoş kokusunu eritmek için kullanılan etil alkol azdır. Adı geçen bu içeceklerin içinde, alkolün rengi-tadı ve kokusu yoktur. Binaenaleyh bunlar, şer’an içilmesi haram olmayan nesnelerdir."
bize Kefir'in ve aynı şekilde yapılan kımızın alkol bakımından biradan farkını biliyosan anlat lütfen.
bak ben bilmediğime bilmiyorum diyor ve soruyorum.
Ve yazdıklarınızdan birşeyler öğrenmekten haz duyuyorum. v teşekkür ediyorum.
Eğer bir fark yoksa;
Alkolsüz biradan bahsedenlere ne fetva vereceksiniz o zaman?
bilmiyorsan susmasını veya "o konuda net bir şey bilmiyorum" demesini bil Lütfen arkadaşım.
Sevgili ve de sevimli kardeşlerim firttix ve ziyayılmaz...
Mugalataya gerek yok.
Ben meseleyi fıkhi açıdan ortaya koydum. İster kabul edersiniz, iste etmezsiniz. O sizin bileceğiniz bir iş.
Ben bildiklerimi ilmi kriterler dahilinde anlattım; bilmediğim bir mesele karşıma çıkarsa da, "bilmiyorum", "araştıralım" demekten çekinmem. Ukalalığın yeri de zamanı da değil. Bunu da bilesiniz. Bilmediğine "bilmiyorum" deme usûlü zaten sünnettir.
Bir şeyin hükmen haram olması ve ondan kaçınılması ayrı bir durum; helal olmasına-olabilmesine rağmen "sû-i îhâmı müş'îr" olmasından dolayı uzak durulması ayrı bir durumdur. Bunları birbirine karıştırmamak lazım.
Kısacası, bozuk plak gibi bazı şeyleri dönüp dönüp tekrar etmenin bir icabı da iktizası da yok. Bildiğiniz-inandığınız gibi amel edebilirsiniz; sizi zorlayan da yok, zorla ikna metodumuz da yok.
Selametle...
aslinda bu konuyu bitirseniz daha hayirli olacak gördügüm kadariyla taraflar söyliyecegini söylemis durumda,Allah (c.c.) selami üzerimize olsun...
Kimsenin ukala olma gibi bir derdi yok....
Ben meseleyi fıkhi açıdan ortaya koydum. diyorsunuz.
Biz de herhalde başka açılardan meseleyi nakletmiyoruz,
Kefirin haram olduğuna dair islam alimlerinin buyurduklarını nakletmeye çalışıyoruz.
Ve sizin bazı iddialarınıza bazı cevaplar istiyor bir arkadaş.....
Olay bundan ibaret......
******************
İslâm âlimlerinden İmâm-ı Muhammed'in bir sözünü nakletmiştik:
“Müselles olan içki yâni gaz kabarcıkları çıkmadan, köpürmeden önce ısıtılıp üçte ikisi
uçup geriye kalan kısmı tadı keskin olmuş ise, sarhoş etmeyecek kadar az içilmesi de haram olur,içilmesi doğru olmaz.”
Kısrak, inek, deve sütleri, mayalanıp, tadı keskin olunca, müselles gibi olurlar. Birincisine (Kımız), ikincisine (Kefîr) denir. Bira gibi harâmdırlar. Bu husûsda,
İskilibli M.Âtıf efendinin (Men’i müskirât) kitâbında geniş ma’lûmât vardır.
ALADİN kardeşim haklısın, konuyu devam ettirmenin bir yararı yok. Ancak firttix nickli arkadaşımızın, bir türlü adını veremediği ya da vermek istemediği kaynağı nasıl tahrif ettiğini, İmâm Muhammed (ki isim terkibini dahi doğru yazmaktan aciz) rahımehullah gibi, Hanefi mezhebinin müçtehid-i mukayyetlerinden olan bir zata, nasıl da söylemediğini söyleterek ifitarada bulunduğunu açıklamam gerekiyor.
Hatrılarsınız şöyle diyordu: "İslâm âlimlerinden İmâm-ı Muhammed buyuruyor ki: “Müselles olan içki yâni gaz kabarcıkları çıkmadan, köpürmeden önce ısıtılıp üçte ikisi uçup geriye kalan kısmı tadı keskin olmuş ise, sarhoş etmeyecek kadar az içilmesi de haram olur, içilmesi doğru olmaz.' 'Onun için kefir de, bu cins içkiler arasında sayılmaktadır." Muharref naklin devamında gelen bu hüküm de kendisine ait oluyor haliyle...
Oysa ismini vermekten çekindiği Se'âdet-i Ebediyye kitabında bu ibare aynen şöyle: "Dördüncüsü, (Müselles)dir. Üzüm suyu, tâze iken, ya’nî gaz kabarcıkları çıkmadan, köpürmeden önce, ısıtılıp, üçde ikisi uçar, üçde biri kalırsa (Müselles) denir. Tadı keskin olsa da, serhoş etmiyecek kadar içmesi halâldir."
Görüldüğü üzere, İmam Muhammed'in (rh.) "helal" dediğine yine onun adına kendisine "haram" dedirtiyor. Neredesin ey hayâ! demekten inanın kendimi alamıyorum.
Söyleyecek bir söz de bulamıyorum. Zira bırakın seçkin Müslüman oldukları iddiasında olanları, sıradan bir Müslümanın bile yapmayacağı-yapamayacağı çok vahim bir durum. Hem ilim hem din adına!..
Artık bunun üzerine, ne kefir konuşulur ne de diğer mevzular. İnsanın öncelikle dürüst olması, kaynakları kendi arzusu istikametinde tahrifata yeltenmeyi bırakın bir kenara, onu asli hüviyetinden çıkartıp kendi düşünce ve inancına göre yorumlamaması gerekir.
İskilipli Atıf Hoca merhum , "kefir"le alakalı farklı hükmedebilir. O kendi ilmi kıstaslarına göre o neticeye varmıştır. Nitekim Ebussuud Efendi merhum da "boza"nın haramlığına hükmetmiştir. Ona bir diyeceğimiz olamaz. Bütün bunlar meselenin kendi içinde, ilmi bazda ele alınması gereken hususlardır. Bahs-i diğerdir, burası onun zemini değildir.
Ama, müçtehitlere iftiraya gelince... İşte orada durmak gerekiyor!
... ve ben de şimdilik, dileyen dilediğini alır, mes'ûliyet de hüküm sahiplerine aittir, diyor ve noktalıyorum meseleyi.
es-Selâmü alâ meni't-tebea'l-hüdâ...
ne kadar "mutlu" oldum bilemezsiniz.....
bunun sebebi sizin de bazı şeyleri kabul etmeniz....
Şöyle demişsiniz:
İskilipli Atıf Hoca merhum , "kefir"le alakalı farklı hükmedebilir. O kendi ilmi kıstaslarına göre o neticeye varmıştır.
Evet sizin de kabul ettiğiniz gibi;(siz de gelişme var dememin nedeni bu)
İskibli Atıf Hoca Kefirin haram olduğunu bildirmiştir.
Yani keşke kefirin helal olduğu iddiası buraya yazılırken,
efendim İskilipli Atıf Hoca kefirin haram olduğunu bildirmiştir,deseydiniz.
************************************************
Yani bir kurgu kurmuşsunuz,sonra rüyasını görmüşsünüz,
sonra buna inanmak istemişsiniz,
sonra gerçekten inanmışsınız,
sonra bağnazlığa girmişsiniz,
sonra bu bizim istediğimizden farklı şeyler yazıyor...
nasıl olur da ............sussun bu......keyfimizi kaçırdı........................
yani 30 dk tır şu iftira yazınızı okuyorum....
inan ki hayretten hayrete düşüyorum.....
yani hangisine cevap vereyim....
cevap vermekten bile utanıyorum,sıkılıyorum....
cahil mi kaldık cahil mi bırakıldık!
cahil mi kaldık cahil mi bırakıldık!
neyse,yazmam lazım.....
çünkü ömrümde en korktuğum şeyi
sanki yapmış gibi gösteriliyorum.....
****************************************************************
şimdi,
1-İmâm Muhammed (ki isim terkibini dahi doğru yazmaktan aciz) demişsiniz,yani bir gramer olayı nedeniyle bile karşı tarafı aciz gösterme dürtüsü hangi egoistin yapacağı iştir.
Üstelik işin doğrusu İmâm-ı Muhammed demektir zaten.Bunun benzer örnekleri:
İmam-ı a’zam
imam-ı Muhammed Bakır
İmam-ı Ebu Yusuf
İmam-ı Eşari
İmam-ı Taberani
İmam-ı Gazali
imam-ı Matüridi............................................
2-Kaynağını vermekten çekindiğimi iddia ettikleri rivayeti tekrar aktarayım:
İslâm âlimlerinden İmâm-ı Muhammed buyuruyor ki: “Müselles olan içki yâni gaz kabarcıkları çıkmadan, köpürmeden önce ısıtılıp üçte ikisi uçup geriye kalan kısmı tadı keskin olmuş ise, sarhoş etmeyecek kadar az içilmesi de haram olur,içilmesi doğru olmaz.”
Ben bu rivayeti adıgeçen eserden almadım.Yani bunlar benim hangi kaynaktan ne aldığıma o kadar emin olmak istemişler ki...sırf iftiracı olayım,yalancı olayım diye.....
Üstelik onların baktıkları eser de aynı şeyleri dile getiriyor.
Keşke şu önyargılarından sıyrılıp adam akıllı okusalardı...
ben de bu yazıları yazmak zorunda olmasaydım.
Se'âdet-i Ebediyye dedikleri kitabı aldım okudum evet orda şöyle bir ifade var:
Dördüncüsü, (Müselles)dir. Üzüm suyu, tâze iken, ya’nî gaz kabarcıkları çıkmadan, köpürmeden önce, ısıtılıp, üçde ikisi uçar, üçde biri kalırsa (Müselles) denir. Tadı keskin olsa da, serhoş etmiyecek kadar içmesi halâldir.
Fakat eğer onlar iyi okusalardı bu ifadenin İmam-ı Muhammed Hazretlerine ait olmadığını göreceklerdi.
Dört maddeyi sıralamadan önce kitabda ne yazıyor biliyor musunuz?
"İmâm-ı a’zama ve İmâm-ı Ebû Yûsüfe göre .........."
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
!!!!!!!!!!
Yani bu hüküm İmam-ı Muhammed'e ait değil......
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
!!!!!!!!
!!!!
Oysa arkadaşlar ne iddiasındaydılar,
güya ben bir müctehidin sözünü kafama göre değiştirmişim......
onun helal dediğine haram demişim.....
ben de haya yokmuş.....
sıradan bir Müslümanın bile yapmayacağı-yapamayacağı çok vahim bir duruma düşmüşüm....
kaynakları kendi arzusu istikametinde tahrifata yeltenmişim,
onu asli hüviyetinden çıkartıp kendi düşünce ve inancına göre yorumlamamışım,
breh breh breh.....
meğer neler yapmışım........
***
Oysa onlar bir eseri bile düzgün okumayı becerememişler.....
Hangi değerlendirmeden bahsediyorlar.....
Allah akıl fikir versin......
Oysa onlar eseri en azından okumayı başarmış olsalardı,
İmâm-ı a’zama ve İmâm-ı Ebû Yûsüfe göre (İmam-ı Muhammed'e göre değil...)sıralanan dört maddenin altında şöyle bir ibare olduğunu göreceklerdi.
İmâm-ı Muhammede göre, bu dört içki, gaz çıkarmış ve tadı keskin olmuş ise, serhoş etmiyecek kadar az içmesi de harâm olur. Fetvâ da böyledir. Diğer üç mezhebde de böyledir. Kısrak, inek, deve sütleri, mayalanıp, tadı keskin olunca, müselles gibi olurlar. Birincisine (Kumis=KIMIZ), ikincisine (Kefîr) denir. Bira gibi harâmdırlar
Yani İmâm-ı Muhammed'in hükmü belli,diğer üç mezhebin de hükmü belli.........
Ayan beyan ortada........
Arkadaş!
Hanefi mezhebinin müçtehid-i mukayyetlerinden olan bir zat dediğiniz İmam-ı Muhammed'in hükmü haram olduğuna dair.
Artık ne denir?
********************************
bir bilgi,bir örnek....
Öğle namazının vakti,imam-ı Muhammede göre, asr-ı evvele kadardır.
İmam-ı a'zam hazretlerine göre ise, öğlenin vakti asr-ı saniye kadardır.
Bugün tüm camilerde imam-ı Muhammed Hazretlerinin ictihadına uyarak,ikindi ezanı
asr-ı evvele göre okunmaktadır.
*************************************************************
Evet,
İmâm-ı a’zama ve İmâm-ı Ebû Yûsüfe göre müselles'in tadı keskin olsa da, sarhoş etmiyecek kadar içilmesi halâldir.
Ama İmam-ı Muhammede göre,bu dört içki, gaz çıkarmış ve tadı keskin olmuş ise, sarhoş etmiyecek kadar az içilmesi de harâm olur.
Fetvalar hep İmam-ı Muhammed Hazretlerine göre verilmiştir.
Ve diğer üç mezhepde de hüküm İmam-ı Muhammed'in ictihadına uygundur.
Biz Ehl-i Sünnet alimlerine uymalıyız.
Onlar da hep bu konuda İmam-ı Muhammed Hazretlerinin ictihadını
esas alarak fetva vermişlerdir.
Tekrarlamak zorundayım:
diğer üç mezhepde de hüküm İmam-ı Muhammed'in ictihadına uygundur.
************************************************
Lütfen,işte iftira,vahim durum,haya ediyorum falan filan diye yazmadan önce
birini müfteri ilan etmeden önce bir yazıyı doğru okuyabilmeyi deneyin.........
İnanın bu sizin için daha faydalı olur....
Bakalım aynı arkadaşlar bu bariz hatalarını
gördükten sonra,bari özür dilemeyi becerebilecekler mi?
sadece merak ediyorum.......o kadar...........
****************************************************
Ben hükmü nakletmek zorundayım:
Kısrak, inek, deve sütleri, mayalanıp, tadı keskin olunca, müselles gibi olurlar. Birincisine (Kımız), ikincisine (Kefîr) denir. Bira gibi harâmdırlar.
Ben bir özür beklerken şu soruya da cevap istirham ediyorum...
Acaba İslam Alimlerine atılan iftiralar konusunda bu kadar hassas olan arkadaş,
"İmam-ı Gazali Cevşen'e şerh yazmıştır" iftirasını atan diyalogcubaşı için herhangi bir girişimde bulundu mu?
Eğer bulunmuşlarsa Allah-u Teala kendilerinden razı olsun.......
S.A.
Arkadaşlar yoğurt,sirke fermantasyonla olan ve içerisinde alkol ihtiva eden içeceklerdir.Kaldı ki sarhoşluk veren içkiler haram kılınmış....Bizler sarhoşluk veren şeyleri içmememiz gerekiyor.İçeceğin içerisine sonradan alkol eklense veya fermantasyonla olsa ne farkı var.Ayrıca insanlar o zaman sarhoşluk veren maddenin alkol olduğunu bilmiyorlardı muhtemelen..Bizim için ölçü yediğimiz yemek olsun içecek olsun bize sarhoşluk vermemesidir.Kefir, yoğurt, kımız, sirke hepsi fermantasyonla olan ürünlerdir.Bunları birbirinden haram olarak ayıran özellik ise sarhoşluk verip vermediğidir.Yani esrar kuranda geçmiyor diye helalmidir sizce......5 kilo yoğurt ye sarhoş olmazsın ama iki bardak bira iç etkilenirsin.
Ama benin tavsiyem içiniz rahat etmiyorsa içmeyin yemeyin...
Bu konu artık şahsi tartışmanız haline dönüşmüş malesef :(
Oysa ki iki tarafın paylaşımlarını da severek okurum, ama mesele bu kadar uzamamalıydı diye düşünüyorum...
Uzayınca taraflar zor durumda kalıyor. Bir kez daha tartışmanın zararını görmüş olduk...
İnşaAllah iki taraf için de hayırla sonuçlanır...
------------------------------------------------------------------------------
"Yağmurlardan sonra büyürmüş başak; meyvalar sabırla olgunlaşırmış..."
her fermantasyona uğrayan haram olur diye birşey yazılmadı zaten.
içinde alkol bulunan herşey haram olur hiç denilmedi....
Portakaldaki alkol gazozdan fazla zaten...
Bunlar önceki yazılarda uzun uzadıya,defalarca yazılmış şeyler.....
Neden tekrar soruyorsunuz?
Lütfen önceki yazıları tekrar okuyun.
Dinimiz yeni gelmedi,bu ve buna benzer milyonlarca mesele
Ehl-i Sünnet alimleri tarafından açıklanmıştır.
Karanlık hiçbir nokta bırakılmamıştır.
Eğer bu konuyu gerçekten tüm ayrıntılarıyla öğrenmek istiyorsanız,
Önceki yazıyı hazırlamama sebep olan arkadaşların bahsettiği TAM İLMİHÂL SE’ÂDET-İ EBEDİYYE'nin 42 . maddesinde yer alan "ŞERÂB ve ALKOLLÜ İÇKİLER" başlıklı makaleye başvurabilirsiniz.
Yani siz değilmisiniz kefir ve kımız fermente oldu diye haram olduğunun fıkıh kitapları ile açıklamasını yapan.Bende diyorum ki yoğurt ta fermentedir.O da mı haram...
Benim dediğim bir içecek veya yiyecek veya damardan verilecek ne olursa olsun sarhoşluk veriyorsa HARAMDIR.Çünkü bize bildirilen bunun haram olma sebebi sarhoşluk vermesidir.
Konu çok uzamış. Okuyamadım bile...
Size biraz ek bilgi vereyim :)
Coca Cola'yı bulan şahıs bu işe başlarken tüm dünyanın tadını seveceği bir şerbet yapmayı kafasına takmış. Tüm servetini buna yatırmış. Sonunda da ünlü Coca Cola formülünü hazırlayıp piyasaya sürmüş. Ama sonuç tam bir fiyasko olmuş. Yılların emeği boşa gitmiş. Fakat daha sonra şirketin bir ortağı formülde hiç değişiklik yapmadan Coca Cola'yı bugünkü satış rakamlarına ulaştırmış. Ne mi yapmış? Sadece şerbeti soğutup satışa sunmuş! Bu nedenle tüm Coca Cola şişelerinin üzerinde "Soğuk içiniz" yazıyormuş.
Bir zamanlar kola piyasasında sadece Coca Cola varmış. Cola'yı bulan, doğal olarak da şirketin patronu olan kişi Cola'nın bugün hala açıklanmayan formülünü bir kasada saklıyormuş. Formülü kimse bilmiyormuş. Hatta en yakın arkadaşı olan sağ kolu bile! Bir gün patronla sağ kolu ciddi bir şekilde tartışmış. Patrona çok kızan adam ona bir ders vermek istemiş. Gizli formülü çalmış! Yeni bir şirket kurup adını Pepsi koymuş. Ama patron da yaman adammış. Meğer kasada kilitli tuttuğu formül eksikmiş. Çalınır diye böyle bir önlem almış. İşte Coca Cola'yla Pepsi'nin arasındaki tat farkı da bundan kaynaklanıyomuş.
Pepsi firması zamanında Coca Cola'nın formülünü öğrenmek için, "Coca Cola'nın içinde sağlığa çok zararlı maddeler var" diye dava açmış. Coca Cola ya formülü açıklayacakmış ya da çok yüklü bir tazminat ödeyecekmiş. Tazminat o kadar büyükmüş ki, eğer bu miktarı öderse batma noktasına gelecekmiş. Buna rağmen Coca Cola tazminat ödemeyi tercih edip formülü açıklamamış.
Coca Cola'nın formülünü yeryüzünde sadece ve sadece 2 kişi biliyormuş. Bu yüzden de asla aynı arabada yahut uçakta seyahat etmezmiş.
Kardeş okumadığın belli oluyor hakikaten :) :)